Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

256 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
16 günde okudu
İnsanın iç doğasına harika bir yolculuk
Ömer iyi çocuktu ama bin tane kusuru vardı... Nereden başlayıp hakkında ne yazacağımı bile bilmediğim roman. Bana neredeyse kitabı komple alıntılatacak kadar her sayfasında kendimi bulduğum; her sayfasından içgörü ve insan doğasına dair bilgelik akan, muazzam psikolojik ve duygusal tahlillerin olduğu bir roman. Bana kalırsa
Sabahattin Ali
Sabahattin Ali
'nin en iyi kitabı, bir başyapıt. Daha yaşasaydı kim bilir neler yazardı acaba dedirtiyor. Başta klasik Türk romancılığı gibi bir kadın, iki erkek arasında yasak aşk üçgeni veya dostluk ile çok da derin olmayan psikolojik tahliller göreceğiz herhâlde diyorsunuz ama hayır. Baştan sona kendiyle samimiyetleri ve dürüstlükleri ile insana aradığını bulduğunu hissettiren; insanlar, hayat, toplum ve ilişkiler hakkında kendi kalbinden geçenleri hiç çarpıtmadan aktaran karakterlerle özdeşleşmek kaçınılmaz. Sonu mutlu bitmese de aslında kötü bitmiyor, hatta beklemediğiniz bir olgunlukta bitiyor. Türkiye'nin dönem analizi çok iyi yapılmış. Eğitim sistemindeki yetersizlikler, köylü kökenli halkın geleneksel kaderciliği, şehirlerdeki aydın küçük burjuvazinin kendi bireyselliğinde kayboluşu, çarpık kapitalizmin insanı nasıl çaresiz ve seçeneksiz bırakarak insanın içindeki şeytanı ortaya çıkarması... İnsanın içindeki katmanları tek tek açan, herkesin içinde kendinden bir parça bulduğu, bir kere daha okuma hissi uyandıran eser. Karakterlerin iç hesaplaşmaları, karamsar bir gerçeklik, bilindik melankoli ile aslında hepimiz o kitabın içinde bir karakteriz. Her karakter için pek çok şey yazmak isterim ama bu baya uzar gider. Macide'de kendimden çok şey buldum. Onun akraba ilişkilerine de bakarsak toplumumuzda bugün itibariyle hâlâ hiçbir şey değişmemiş. Dedikoduculuk, bayağılık, gösteriş, kıskançlık, hava atma, seviyesizlik, samimiyetsizlik, çıkarcılık, terbiyesizlik gırla gidiyor tıpkı bugün olduğu gibi. O yüzden aile yapımız değişiyor diye hiç üzülmeyin. 80 yılda hiç değişmemişiz. En az yer kaplayan yan karakterler bile bugün etrafınızdan, hayatınızdan tanıdığınız ve benzeteceğiniz insanları hatırlatıyor. Belki de kitabın güçlü yanı budur: İnsan doğasını o kadar güzel ele alıyor ki zamansız bir yapıt haline geliyor. *Bundan sonrası spoiler olabilir* Bu insan doğası, herkesin içinde bir şeytanın bulunduğu bir doğadır. En beklemediğiniz insanlar bile mecbur kalınca kötü şeyler yapabiliyor. İnsanın içinde iyilik yapmak için de kötülük yapmak içinnde güç var. "Halbuki ne şeytanı azizim, ne şeytanı? Bu bizim gururumuzun, salaklığımızın uydurması... İçimizdeki şeytan pek de kurnazca olmayan bir kaçamak yolu... içimizde şeytan yok... içimizde aciz var... Tembellik var... İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var..." Bu çatışmayı Ömer ve Bedri arasında görüyoruz aslında. Her ikisi de konuşma biçimleri ile benzeseler de iki uç noktayı temsil ediyorlar. Ömer kendi içindeki kötülüğe odaklanıp herkesi de kendi kötülüğü yüzünden aynı görürken Bedri, insanın umudunu yitirmemesi gerektiğini söyleyip ona kötülük yapsalar bile kendinden önce onları düşünüyor. Bedri'nin bu diğerkamlığı Ömer'de onun hakkında kötü düşündüğü için suçluluk duygusu yaratıyor ve Ömer kendi kötülüğünden daha da nefret ediyor. Ömer ile birlikte anlıyoruz ki insanın içindeki şeytan, herkeste olan bir acziyettir. İnsan bu acziyeti ve iradesizliği yenerek üstesinden gelme ve bir şeyler yapabilme iradesine sahiptir fakat Ömer gençliğini hiçbir şey yapmadan geçirmişti. Kendini yerinde nükteler söyleyerek zeki sanmış, sadece eleştirmiş ama eleştirdiklerinin üstüne çıkacak işler ortaya koymamıştı. Her karakterden de gördüğümüz gibi iradesiz, tembel ve hakikatleri düşünmeye yeltenmeyenler kötülük yapmaktan da geri kalmamışlardır fakat onlara kötülük yaptıran içlerindeki bir şeytan; bir doğa üstü güç değildir. İnsan doğası ikilidir, insan zıtlıklardan doğan bir bütündür. İnsanın içinde iyiyiye de kötüyü de yapacak güç vardır, insan kısacası doğuşan ne iyi ne de kötüdür. Sadece ikisininde yapacak güce sahiptir. İnsan doğası özünde budur. Kendi ile yüzleşenler, kendi hakikati ile yüzleşenler kendi acizliği, bilgisizliği ve tembelliğinin de üstüne çıkarak iyi yapmayı seçenlerdir. Kötülük yapıp bunu içindeki bir şeytana atfetmezler. Ne kadar iyi bir insan olursan ol, içinde kötülük kırıntısı varsa açığa çıkacaktır ve içinde kötülük kırıntısı olmayan insan yoktur. Olay, o kötülüğü bastırıp bastıramamanızdadır. Belki de beni en çok düşündüren şeylerden biri de şahsiyet meselesidir. Şahsi geçen diğer karakterler ile de görüyoruz ki toplumumuzda hâlâ daha aydın ve bilgili diye geçinenler kendini kandırmaktan ve hakikâtten kaçmaktan başka bir şey yapmamaktadırlar. Hepsi içi boş, bulundukları mevkilere hak etmeyerek gelmiş ve o mevkiyi korumak için türlü bayağılıklar yapan ve babalanan, herkesi hor gören, boş konuşup dolu laflar ettiğini sanan içi çürük kimselerdir. Bedri'nin de dediği gibi, ki Ömer de bunlara dahildir, hepsi şahsiyetsizdir. Edebiyat, müzik, felsefe, sanat hakkında toplama bilgisayar gibi görüşleri ile belirli ve kendilerine ait dünya görüşleri yoktur. Hepsi ukalalık etmek için toplama bilgileri papağan gibi tekrarlamaktadırlar; bir görüşleri bir diğerini tutmaz. Bu bilgilerin hiçbiri sindirilmemiş, kişinin kendi özünde yoğrulmamıştır. Hepsi kulaktan dolma bilgilerdir ve ağızlarından çıkanlar başkalarının sözleridir. Bu sindirilmemiş fikir ve kanaatler şahsiyet haline gelmemiştir. Oysa bütün bilim, ilim ve tecrübeler şahsiyet geliştirmeye yarayan şeylerdir ve ilim sahibi diye geçinenlerin şahsiyetsiz olması gülünçtür çünkü insanı insan yapan bu şahsiyettir. Her açıdan bende beklemediğim bir ölçüde izler bırakan bir roman. Kesinlikle okunmalı ama yavaş yavaş, sindire sindire. Olay örgüsünden ziyade karakterlerin iç dünyalarına odaklanarak. Bir süre sindirdikten sonra farklı bir kafayla tekrar okuyacağım. Daha satır aralarında farkına varacağım pek çok şey olduğunu düşünüyorum.
İçimizdeki Şeytan
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019171bin okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.