Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

207 syf.
10/10 puan verdi
·
13 günde okudu
Leylim Leylim
Mektup, iki kişinin özelidir... Bu derece özel olması; sevdiğinin adını yazarken eli titredi diye yırtıp atılan sayfalarda, bu cümle olmadı diyerek sil baştan saatlerce yazmalarda saklıdır. Türünün en güzel örneğini de bana göre Ahmed Arif vermiştir. Coşku dolu o duyguları, yoğun hisleri iliklerime kadar hissettim. Her bir cümleyi sindire sindire, özümseyerek okudum. İnanın hoşuma giden ifadelerin altını öyle ince, öyle nazik çizdim ki ; Ahmed Arif' in yüreğinden dolup taşan ve Leyla'sına ulaşma ümidi taşıyan tek bir cümle bile incinmesin istedim. Kağıdıyla mürekkebini buluşturup hasretinden prangalar eskittiği sevdiceğine nakış nakış işlediği duygulardı o mektuplarda yazanlar.. "Yaz, sever misin, kızar mısın, küfür mü edersin, neylersen eyle ama bana yaz, " diyen aşığın çaresiz çırpınışları gizliydi her bir sayfasında. Öğrenilmiş çaresizliktir bu. Gelmeyeceğini bile bile istenilen cevabın, yine de umutla beklemektir. Belki de öğretilmiş çaresizliktir. Onun aşkı dağları, yolları kat etse de mesafeleri aşsa da Leyla Erbil'in dostluk sınırını aşamadı. Ancak Leyla Erbil'e de kızamadım hiçbir zaman. Karşısında eriyip biten, görmeden yanıp tutuşan, adının anıldığı yerde bile içi titreyecek kadar seven bir adam vardı. Karşısında " Benim her şiirimde sen varsın." diyen bir şair vardı. Kendisi hiçbir şey hissetmiyordu oysa. Bilirsiniz, insanın elinde olan şeyler değildir bunlar. O, Ahmed Arif'in "ne olur yaz" çığlıklarına ara ara cevap verdi, hep bir dost edasıyla bile olsa. Ancak dost olabiliriz diyen Leyla'sına karşı kimi mektubunda "Dostum, kardeşim" diye hitap etti. Sırf sevdiğinin gönlü olsun diye "Bacım" dedi de başladı gönlündekileri dökmeye. Fakat daha ikinci satıra geçemeden başladı yine aşkını ilan etmeye... Hiçbir mektubu da dostane bitiremedi. Çünkü Leyla, onun canından bir candı, aşktı, sevdaydı. "Dostum" diye başladığı her mektupta hissettim o yangını. Çünkü onun bu ifadesi, gerçekten dost olarak görmesinden değildi, Leylasından kopma korkusunun bir tecellisiydi. Belki de ömrünün en güzel yılları, bir çeyrek ekmek verilen, çeşitli işkenceler gördüğü parmaklıkların arkasında geçmişti. Bu çeyrek ekmeği bile yiyemeyecek hâle düştüğü de oldu, hasta yatağında Leylasını düşünüp iyileştiği de.. "Yeni bir tedavi şekli mi buldum yoksa? Her ne hâl ise, seni düşünmek iyi geliyor bana." diyordu. Gördüğü işkencelere rağmen "Acı çekmek de bir yerde sevda gibidir. Her kula nasip olmaz" dedi. Biriciğini düşünerek teselli buldu. Ona mahpuslarda kilit vurdular ama o, sevdasına kilit vuramadı. "Özlemin ağzına kilit vurmak da zor" dedi oracıkta bile.. "Leylim, Leylâm" diye başlayıp "Gözlerinden öperim" diye bitirdi neredeyse her mektubunu. Çünkü bilirdi, gözlerinden öpemeyeceği birine yazamazdı. Gözlerinin feri soldu, yine de vazgeçmedi sevdasından. " Beklemesini, dayanmasını bilen biriyim, ihtiyarlayacak olsam bile seni bekleyeceğim" dedi. Çok şey öğretti üstad bana. Sevmek denilen şey, sadece karşılık verildiğinde olan bir şey değildi. Hem, senin sevdiğin seni sevmiyor diye vazgeçilir miymiş sevdadan? Hayır, sabırla ve umutla beklermiş insan ömrü boyunca. Ahmed Arif de onun sevmediğini bile bile, içi yana yana yazmasını bekledi. Kelimeleri yüreğinden taştı, ancak Leylasında karşılık bulamadı. Ahmed'in Leyla'sı oldu da, Leyla'nın Ahmed'i olamadı... Bizlere de sadece o karşılıksız sevdaya hüzünle bakmak, gözleri dolu dolu okumak kaldı. Derkenar: Aşkı bir kez bile tatmamış olanlara okutmayınız.
Leylim Leylim
Leylim Leylim
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Leylim Leylim
Leylim LeylimAhmed Arif · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201316,2bin okunma
··
1.335 görüntüleme
Hanife Çıta okurunun profil resmi
Nasıl bir güzel inceleme yazısı anlatamıyorum ❤️ Ahmet Arif ve Leyla'sı , büyük bir aşk karşılıksız ama yılmayan sonsuza kadar devam edecek bir aşk ❤️ inceleme yazın o kadar güzel ki canım kitabı muhakkak okuyacağım yüreğine kalemine sağlık 🙏
Fadime Zengin okurunun profil resmi
Teşekkür ederimm😇 Etkileneceğiniz bir kitap olacağına eminim 🌷
Uğur Çam okurunun profil resmi
Sevilmediğin halde yinede mücadele etme kısmına katılmıyorum. Kalp kadar psikoloji de önemlidir. Karşılıksız bir sevgi sosyal hayatı, iş hayatını, aile yaşamını büyük bir sekteye uğratır. Bir insana olan bir sevgi ancak karşılık bulduğunda güzeldir, aksini düşünen mazoşisttir ve dünyada tek bir mutlu dakikasi olmadan ayrılıp gitmiştir. Hiç kimse kendimizden daha değerli değildir
Fadime Zengin okurunun profil resmi
Aslına bakarsanız insanın düşünceleri tecrübelerine göre tekrar tekrar şekilleniyor. Ve benim de bu incelemeyi yazdığım günki psikolojimle bugünki bir değil. Söylediklerinizin bir kısmına şu an katıldığımı söyleyebilirim. Ancak sevgisi karşılık görmemiş birini sevmeye davam ettiği için mazoşist olarak yaftalayamam. Çünkü mazoşizmin temelinde kişinin kendine kasıtlı halde zarar vermesi ve bundan zevk alması yatar. Oysa birine karşı duyulan sahiplenme duygusu, fazla bağlanma, çok sevgi duyma, kaybetmek istememe gibi şeyler her zaman insanın elinde olan durumlar değildir.. Ayrıca bir sevginin güzel olması, karşılık bulmasına bağlı değildir diye düşünüyorum. Bence sevmek kavramı bile başlı başına pek çok güzelliğe sahiptir. Bu güzelliği bir insana atfetmek de karşılık bulmasa dahi çok değerlidir. Fakat her şeyde ölçülü olmak gerekir. Şayet sevgi bir noktadan sonra aşırıya kaçıp kişinin kendini tazyif etmesine sebebiyet verdiyse zarar veren bir konuma geçmiş demektir. Çünkü dediğiniz gibi kimse kendimizden değerli değildir. Yorumunuz için teşekkür ederim :))
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.