Gönderi

·
Puan vermedi
Ahmet Ümit'in 2010 yılında kaleme aldığı polisiye bir roman. Gerçi polisiye diyerek sınırlandırmak ne kadar doğru bilmiyorum. Çünkü kitap zengin polisiye kurgunun yanında okuyucuya tarih ve insanlık bilinci de kazandırıyor. Başrol İstanbul'u mahvedişimiz, yağmalayışımıza çokça değinilmiş. Ahmet Ümit'in diğer romanlarından da alışık olduğumuz Başkomiser Nevzat karakteri karşılıyor bizi. Onun hayatında iki ayrı perspektif görüyoruz. Bu da eseri sürükleyici kılan etkenlerden bir tanesi.      "Hepimizin bir tek ortak özelliği vardı:İnsan olmak. Farklı inançlara, farklı etnik kökenlere, farklı cinsiyetlere, farklı dünya görüşlerine sahip olsak da hepimiz insandık. Bir başka ortak yönümüz ise İstanbul'du. Hepimiz bu şehirde yaşıyorduk. Camimiz, cemevimiz, kilisemiz, sinagoğumuz bu şehirdeydi. İnsan olmak ve İstanbul'da yaşamak, işte bizi birleştirecek iki önemli zemin." Yukarıdaki paragraf hem İstanbul'u nasıl kirlettiğimizi hem de insanların birbirine sonradan düşman oluşunu vurguluyor. Benim de en sevdiğim bölümlerden bir tanesi. Çünkü günümüzde hepimiz tabularımızla, önyargılarımızla bakıyoruz insanlara. Kurbanların da ortak özelliği şehrin doğal güzelliğine zarar veren ya da vermek isteyen insanlar olması. Bir başka dikkatimi çeken noktaya gelecek olursam kitapta bahsedilen bütün imparatorların bir şekilde elini kana bulamış olması. Yani her insanın içinde var olan kötülük ya da iyilik için yapılmış kötülük. Özellikle de iyilik için yapılmış kötülük... İşlenen bütün cinayetler bir anlamda İstanbul için işlendi. "Şehirleri insanlar yapar, tarihi de..." Belki de bu denli mahvetmeseydik bu şehri tarihimizden de bu kadar kopmazdık.   "Hayat, henüz örseleyememiş duygularını. Hayat, henüz masumiyete değer veriyor o sıralar. Hayat, bozmaktan korktuğu için dokunmaya çekiniyor hayallerimize..."  Bu satırların bir tarafı hayatın acımasızlığını, insanlara öfkesini bir tarafı da o polisiye kurgunun içine yerleştirilmiş gözlemi yansıtıyor. Eserde en sevdiğim detaylardan biri de bu. Her okuyucu aradığını, bulmak istediğini buluyor.    " İstanbul'a bakıyorduk denizden:Nevzat, Demir bir de ben...   Sisler içindeydi İstanbul." Okumayı bitirdiğimde devamının gelmesini isteyip, bittiğine üzülmüştüm bile diyebilirim. Diyalogların bizden oluşu, ince ince işlenmiş polisiye detaylar ve bunların arasına yerleştirilen İstanbul tarihi...
İstanbul Hatırası
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,7bin okunma
·
19 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.