Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

149 syf.
9/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Bu dünyanın karanlık yüzünde kalmak mı, yoksa tavşan deliğinden yuvarlanmak ve aynanın öteki tarafındaki hayata bakmak mı? Yazar bize bir yol gösteriyor aslında Alice' yi harikalar ülkesine gönderirken. Dünyada olup bitenler mi saçmalık, yoksa rüyalarımız mı? Hangisinde yaşamak daha mutlu yapar bizi? Belki de saçma olanı görünce yaşadığımız dünyanın kurallarının da üst seviye saçma olduğuna karar verebiliriz. Bazen çingenelere özenirim. Hayatı hiç ciddiye almazlar. Ayaklarında ayakkabının olmaması, sırtlarındaki kıyafetlerin uyumsuzluğu, eller ve ayaklarının kirliliği... Bunlar hiç onları rahatsız etmez. Üstelik çöplüğü karıştırırkenki rahatlığı hazinesindeki altınını sayan bir sultanınki kadar özgüven gösterisidir. Onlar harikalar ülkesine giden yolu keşfetmişlerdir belki. Peki biz ne yaparız küçücük yavrumuz otobüste şarkı söylerken, bize sorular sorarken etraftaki o ok gibi acıtan "Şu çocuğu sustursana!" bakışlarını söndürmek için "Aman rahatsız edeceğiz." endişesiyle kendi evladımızın neşesini, hayallerini, harikalar diyarını söndürüveririz ellerimizle. Onları eğitim almaları için buz gibi okullarda okuturuz en baştan. Matematiği iyi olmalı mutlaka.Testlerden hep iyi sonuçlar çıkmalı. Zeki olamasa da zeki olma rolü pekala yapabilmeli. Oyun çağlarında ödevlerle boğuşmalı. Zirve olabilmek için ezmeyi öğrenmeli. Ezilmemek için yanlış yapsa bile asla yanlış yaptığını hissetirmemeli, hissetmemeli. Yanlış anlaşılmasın eğitiyoruz derken nasıl eğitiyoruz? Hayal kurmalarına bile fırsat tanımadığımız çocuklarımızın gelecekte vereceği kararlar acaba kendi istekleri mi olacak, yoksa toplumun dayattıkları mı? Lütfen! Bırakalım hayallerinde mutlu olsunlar. Ama uyanıp gerçek dünyayı gördüklerinde şoka uğramasınlar. Onları şoka uğratan biz büyükler bunun hesabını zor öderiz. Kitabın son cümleleri bir mektup. İzninizle paylaşmak istiyorum: "SEVGİLİ ÇOCUK... Benim de bütün kalbimle dilediğim gibi, sana mutlu bir Paskalya dilemesinden pek hoşnut kalacağın bir arkadaşından, tanıdığın bildiğin gerçek bir arkadaşından gelen gerçek bir mektubu okuduğunu hayal etmeye çalış lütfen şu an. Bir yaz sabahı kuş cıvıltıları ve açık bırakılan pencereden içeriye doğru esen tatlı bir meltemle uyandığımız andaki o enfes düşsel duyguyu bilir misin?.. Ya gözlerin yarı kapalı tembel tembel öylece yere uzandığında dans eden yeşil dalları, altın ışıkta usulca dalgalanan suları rüyadaymışçasına yaşadığın o anki duyguyu? Tıpkı güzel bir resim ya da şiirde olduğu gibi insanın gözünden yaş getirten hüzne çok yakın bir zevktir bu. Perdeni açan anneciğinin o yumuşacık elleri ve artık uyanmanı isteyen o yumuşacık sesi değil de nedir ki bu? Kalkmak ve gün ışığıyla beraber, her yer karanlıkken gördüğün ve seni korkutan o kötü rüyaları unutmak... sana bu güzel güneşi gönderen o görünmez Arkadaş’a teşekkür için kalkıp diz çökmek ve başka bir güzel güne kavuşmak değil midir bu? Bunlar, Alice gibi masallar yazan birinin ağzından çıkan çok tuhaf laflar, değil mi? Bu, bir saçmalıklar kitabı için çok tuhaf bir mektup, değil mi? Belki de öyle. Kimbilir belki de birileri beni ciddi ve şen şakrak şeyleri birbirine karıştırmakla suçlayabilir; kimileri de gülümseyip kilisede, Pazar günleri dışında böyle ciddi şeylerin konuşulmasını tuhaf karşılayabilirler; fakat sanırım... yok aslında eminim... bazı çocuklar da, benim yazdığım ruh hali içinde tatlı tatlı, seve seve okuyacaklardır bunu. Çünkü inanmıyorum ki Tanrı bizden yaşamı ikiye bölmemizi istesin... Pazar günleri gelince ciddi bir yüz ifadesi takınmak, hafta içindeyse Tanrı’dan o kadar söz etmenin uygunsuz olduğunu düşünmek. Sanıyor musunuz ki o sadece diz çöküp yakaranları görür ve duyar... ve gün ışığında zıplayıp duran kuzuları görmek, samanların içinde yuvarlanıp duran çocukların seslerini işitmek hoşuna gitmez? Hiç kuşku yok ki çocukların o masum kahkahaları, Tanrı’nın kulaklarında kimi ‘görkemli katedrallerin loş dini ışıklarından’ yükselip gelen o en yüce ilahiler kadar tatlıdır. O çok sevdiğim çocuklar için yazılmış kitaplara, o masum ve yararlı eğlence hâzinesine katkım olsun diye bir şey yazdıysam, ileride, gölgeler vadisinden yürüyüp geçme sırası bana geldiğinde, kesinlikle utanç ve üzüntü duymaksızın dönüp bakmayı umabileceğim bir şeydir bu (yaşamın ne kadarı böyle anılabilirse!). Bu Paskalya güneşi, sevgili çocuk, senin üzerine doğacak ve ‘yaşamı her bir uzvunda’ hissedecek, kendini bir an önce dışarı atıp taze sabah havasını içine çekmek isteyeceksin... güçten düşüp, saçların aklaşmadan, yorgun argın iki büklüm dışarıya, son bir kez daha güneşe çıkma vaktin gelmeden böyle daha birçok Paskalya göreceksin... fakat şimdi bile bazen ‘Doğruluk Güneşi’nin kanatlarındaki şifa ile beraber doğacağı’ o yüce sabahı düşünmek güzel. Bir gün bundan daha parlak bir şafağı görecek olman, hiç kuşkusuz şu anki sevincinin azalmasını gerektirmez... o gün ki, dans eden ağaçlardan ya da usulca dalgalanan sulardan çok daha güzel görüntülerle karşılaşacaksın... perdelerini melek eller açacak ve sevgi dolu annenin ağzından çıkanlardan bile daha tatlı sesler seni yeni ve görkemli bir güne uyandıracak... ve bütün bu üzüntüler, günahlar, şu küçük dünyadaki karanlık yaşamlar artık geçmişte kalan bir gecenin düşleri gibi unutulacak! Seni seven arkadaşın, Lewis Carroll Paskalya, 1876" Sabırla okuduğunuz için teşekkür ederim.
Aynanın İçinden
Aynanın İçindenLewis Carroll · Can Çocuk Yayınları · 20181,199 okunma
··
787 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Yeliz NADİ okurunun profil resmi
İlk kez 'bu incelemenin sonu ne zaman gelecek' demeden okudum. Çok güzel bir inceleme olmuş ellerinize sağlık hocam:)
Mathmazel okurunun profil resmi
Cok tesekkur ederim bazen bizde de oluyor.zamanla. İyiki okudum bu kitabı boyle dusunduren o oldu.:)
1 sonraki yanıtı göster
Bu yorum görüntülenemiyor
Anıl okurunun profil resmi
https://1000kitap.com/Epubokur Hocam, incelemeniz farkındalık yaratan cinsten olmuş elinize sağlık. Lakin incelemeyi paragraflara bölerek paylaşsaydınız çok daha rahat okurduk zannımca. :)
Mathmazel okurunun profil resmi
Bu islerde pek iyi sayilmam. Sabah bereketi iste.simdi duzenleyeyim. :) Tesekkur ederim.
1 sonraki yanıtı göster
Yunus okurunun profil resmi
Ne incelemeydi ama:) emeğine sağlık.
Mathmazel okurunun profil resmi
Tesekkür ederim.buradaki birçok kişiye göre ben biraz çırak olabilirim ancak :)
1 sonraki yanıtı göster
Zeyneb Öztürk okurunun profil resmi
Sunay Akın'ın Ayçöreği ve Denizyıldızı kitabında bu kitap hakkında geçen paragraf:))) Yetişkinler bir yana, en çok da, küçük çocukların portrelerini çekmek çok zordu o yıllarda. Fotoğrafçı Lewis Carroll, bu işin üstesinden çocuklara masal anlatarak gelir. Masalın sürükleyiciliğine yakalanan çocuklar makinenin karşısında dakikalarca kımıltısız bir şekilde durmakta, böylelikle de fotoğrafları güzel çıkmaktadır. Lewis Caroll 1859 yılında Alice Liddell adlı bir kız çocuğunun fotoğrafını çeker. İskemleye sol tarafına doğru yan oturan çocuğun yerdeki bir noktaya sabitlenen bakışlarından öylesine etkilenir ki Caroll, oturup bir roman yazar. Bu kitap, dünya çocuk edebiyatının başyapıtlarından biri olan '' Alice Harikalar Diyarında'' dır.
Bu yorum görüntülenemiyor
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.