Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

213 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
8 günde okudu
Daha evvel fark etmediğim bir hatayı düzeltme yaparak incelememi yazmaya devam edeceğim. Ben
Suğra Öncü
Suğra Öncü
nün çevirdiği
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir Oda
yı okudum. Çok kitap okurken düşülen minik bir hata affınıza sığınarak. Lakin alıntılarıma bakarsanız çevirisinin de ne denli tertipli ve yerinde olduğuna hak verirsiniz. ''Her ne olursa olsun, kitaplar söz konusu olduğunda, üzerlerine çıkmayacak şekilde meziyet etiketleri yapıştırmak inanılmaz zordur. ‘Bu müthiş kitap’, ‘bu değersiz kitap’, aynı kitap her iki şekilde de anılır. Aynı anda övmenin ve kötülemenin hiçbir anlamı yoktur'' Tamam üzerine bayağı konuşulmuş ve inceleme yazılmış bir kitap evet. Ben de kendimce bir yol tutacağım o halde yazarken. Zorlanacağım epey.
Virginia Woolf
Virginia Woolf
Edebi kişiliği gerçekten takdire şayan bir yazar. Kendine has feminist modernist yapısıyla ve dahası içsel kavgalarıyla çok zor bir dönemden geçmiş eserlerinin çoğu buna yönelik. Ben bu eserini farklı bir dilde okumuştum. Ne derler özünüzde ne iseniz size çarpan taraflar da o dilde olacak elbette. O yüzden
Suğra Öncü
Suğra Öncü
sayesinde bu versiyonunu da sevdim diyebilirm.
Virginia Woolf
Virginia Woolf
özendiği ve yolundan gittiği yazar olan babasının kütüphanesiyle kendini dört duvar arasında geliştiren bir kız olarak edebiyata 1905 yılında girişmiş olsa bile öncesinde yıllarca üzerinde düşünüp elbette zahmetli taslaklar oluşturmuş, gazetelerde minik hikayeler yazarak kimliğini ortaya koymuş. Nihayetinde bu eser 1929 yılında kitap haline getiriliyor ve halen ilgiyle deli gibi okunuyor. Çıkış noktası ise, Cambridge Üniversitesi’nin Woolf'tan edebiyatta kadın kalemine yönelik bir konferans istenmesiyle başlıyor. Woolf, araştırmalarına yöneliyor ve inanılmaz bir review ortaya koyuyor. Araştırmaları için kütüphaneye gittiğinde kadınlara ait nerdeyse çoğu şeyin bolca erkek yazarlar tarafından ele alındığını görüyor.
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir Oda
kitabında en sevdiğim yön tiyatro, şiir, düzyazı ve dahası bir çok metin ve yazara tek tek yönelip ordaki kadın kavramına derin ve kendince yorumlar katarak çıkarımlar yapması idi. İçinde Napolyon, Shakespeare, Mussolini, Pope...derken filozoflardan şairlere, sert yazarlardan daha ılımlılarına, bir miktar lezbiyenlik esintisine bile kendi çerçevesinden ışık tutuyor... En sevdiğim kitabı da içinde zikretmesi inanılmaz haz verdi bana (
Charlotte Brontë
Charlotte Brontë
Jane Eyre
Jane Eyre
). Çoşkulu ve inançla yazılmış hissi veren bu feminist manifestosu, içinde; ''Hayat her iki cins için de çetindi, zordu, sürekli bir mücadeleydi. Büyük cesaret ve güç gerektiriyordu'' diyerek dünya üzerinde bu hayatta yaşayan her canlıya şefkatle yaklaşan bir yürek gördüm. ''kafamda olan düşüncelerimi eleştirirken, nedenlerimin tamamen bencilce olmadığını da gördüm'' diyor Woolf. Kitaplar arasında gezinip duruyor hepsini okuyor hepsine dokunuyor ve elbette kitaplar da Woolf'a dokunuyor. Öyle olmasa bütün eserlerindeki o edebi zarafet anlaşılmazdı elbette. Çok okumak, çok kitap okumak ve elbette kaybolmak gerekiyordu. Zihnen önce yok olacaktınız ki ortaya daha evvel çıkmamış bir şey çıksın. Evet doğru tahmin ettiniz. Ben Virginia Woolf'u kendi düşüncelerinde boğulurken seviyorum en çok. Orasıyla ilgileniyorum okurken deli gibi istekle. Okurken fark edersiniz, kendiyle konuşa konuşa bir hal oluyor. Kime anlatsın anlamazdı karmaşasını, endişesini ve öfkesini, kadınları sirkteki hayvana benzeten erkek yazarlara mı? Kitapta en çok şeyi sevdim ben erkeklerin kadınlar hakkında ne dediği değil, kadınların kendileri hakkında ne düşündüğü önemlidir mesajını vermesini. Eşit savaşmıyoruz diyor, eşit doğmuyoruz ve asla eşit muamele görmeyeceğiz. Yazarken de düşünmüş zaten asla kitlelere ulaşmayacak ve bu zihniyet değişmeyecek. Üzgünüm
Virginia Woolf
Virginia Woolf
. Senin de dediğin gibi ''En çok eksikliğini çektiğimiz şey, telkinde bulunma gücü'' ''Ve eğer bir kitabın telkin gücü yoksa zihnimizin yüzeyine ne kadar sert çarparsa çarpsın içine nüfuz edemez.'' Senin o güzel kitabın nüfuz etti lakin değiştirecek gücü ben de kendimde bulamıyorum bazı şeyleri. Sorun aslında ekonomik özgürlük mü yoksa toplumda doğmuş toplumla büyüyen töreler kurallar mı yoksa genetiğimizdeki XX kromozom konumu ile mi alakalı bilinmiyor halen sebebi. Kafanın karışmasına hak veriyorum. Sorun neyse öyle derinde öyle ulaşılmaz bir yerde. Sarayda yetişmiş, zengin, düşes veya lady olması yazmasına yine engeldi ki içlerinde birikmiş öfkeyi kibar bir dille aktarmaya bile çalışmış bir cüretkar kesim vardı diyor Woolf. Kadınlar her zaman her şeyin farkındadır. Mücadele edecekleri tek şey istemiyor olmalarındaki nedensiz şiddetli dürtü. Okuduğum bir kitapta şöyle bir cümle geçiyordu kadınlar müthiş bir sezgi yeteneği ile doğarlar. Yaşarken de onu kaybederler diyordu. Bana onu hatırlattı kitap. Öte yüzünde sadece erkekler tarafından yenilgiye uğratılmak değil kadınların kadınlara yaptığı o anlamsız baskıyı da konuşuyor Woolf. En çok da buna kahırlanıyorum. Daha söyleyeceklerim var. Yeterince ifade edebildiğimin de şüphesindeyim. Okumasını yürekten istediğim kitaplardan herkesin.
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · Dokuz Yayınları · 201937,8bin okunma
··
1.087 görüntüleme
Bu yorum görüntülenemiyor
Düşünen Adam okurunun profil resmi
"Para kazanın, kendinize ait ayrı bir oda ve boş zaman yaratın. Ve yazın, erkekler ne der diye düşünmeden yazın!" diyen dağınık anlatımıyla izlenimler oluşturmak suretiyle anlatacağını anlatan, dünya edebiyat klasiklerine katkıda bulunmuş nadide kadın yazarlardandır.
Elly okurunun profil resmi
O dağınıklık ile vermek istediği mesajın alınıp alınmama kaygısı gütmeden cesurca ifade etmesi, karmaşasına bizi de şahit kılması güzel. Yorumunuz için çok teşekkürler. Saygılarımla.
Volkan okurunun profil resmi
👏👏👏👏
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.