Gönderi

Tulumbacılar
Tulumbacılar, tahtırevana binmiş bir paşa gibi taşıdıkları su tulum­balarıyla dar, yokuşlu sokaklarda koşmak zorundaydılar. "Yangın var!" hay­kırışları şehrin seslerine öyle karışmıştı ki ezan sesi ya da geceleyin kırnava gelmiş kedi sesi gibi tanıdık geliyordu. Serüvenci Aubrey Herbert şehre ilk gelişinde yarı çıplak bir deliler güruhu tarafından Grande Rue boyunca kova­lanmıştı; kuşkusuz kafirin tekini boğazlamak niyetindeler, diye düşünmüştü Herbert. Nefes nefese oteline sığındığında, biri ona o güruhun aslında yan­gına koşan tulumbacılar olduğunu anlattı. Ancak, ev sahipleri için ilaç bazen hastalıktan daha beterdi. Tulumbacıların tulumbası küçük ev yangınlarını söndürmeye yarıyordu, ama iş büyük yangınlara geldiğinde, standart teknik­leri yangının sirayet etmemesi için yanan evin yanındaki binaları çengeller ve zincirlerle çekip yerle bir etmekti. İstanbul'un ikide bir çıkan yangınlarında oluşan zararın epeyce bir bölümü tulumbacılar yüzündendi.
Sayfa 33 - Kitap YayıneviKitabı okuyor
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.