Gönderi

Filistin iki açıdan İslam dünyasının meselesidir: Birincisi, Filistin Islam topraklarının bir parçasıdır. Yaygın olan bütün Islam mezhep- lerinde, bir Islam toprağının gasp edilip Müslümanlardan alındığında ve orada Islam düşmanlarının hakimiyeti oluştuğunda, Müslümanla rin o Islam toprağını geri almak için çaba göstermelerinin gerekliliği konusunda hiçbir ihtilaf olmadığı gibi bütün fakihler bu konuda ittifak etmişlerdir. Bu yüzden Müslüman halklar dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar bunu kendileri üzerine bir yükümlülük olarak görmektedirler. Elbette birçoklarının elinden bir şey gelmemektedir; ama gücü yeten herkes yapabildiği şekilde bir şeyler yapmalı- dırlar ve yapıyorlar da. Bundan dolayı da sizler bütün İslam dünyasının, Büyük İmamın her yıl ramazan ayının son cuması olarak ilan ettiği Kudüs Günü'nü -ki önümüzdeki cumadır- gününü ihya ettiğini görüyorsunuz. Sizler de bu yıl ilahi lütuf ve yaratanın tevfiki ile İslam dünyasında Kudüs Günü'nün bütün yıllardan daha görkemli ve daha ezici bir şekilde ihya edileceğini göreceksiniz. İkinci açı ise esas olarak İslam dünyasının bu noktasında bir Yahudi devletinin kurulması -ya da daha doğru bir ifadeyle Siyonist devlet-müstekbirler için uzun vadeli bir hedef oluşturacaktır. Gerçekte İslam dünyasının kalbi sayılan böyle hassas bir noktada yani batısında İslami Afrika, doğusunda Islami Ortadoğu ve Asya'yı birleştirerek Afrika, Asya ve Avrupa arasında bir üç yol oluşturmaktadır- bu tür bir devleti oluşturmak, o günün sömürgecilerinin ki, onların başında İngiltere gelmektedir. İslam dünyasındaki egemenliğini uzun müddetler boyunca devam ettirmek ve günün birinde güçlü bir İslam devletinin Osmanlı gibi ortaya çıkarak bölgede İngilizlerin, Fransızların ve diğer sömürgecilerin, çıkarlarma engel olmasının önüne geçmek içindir. Bu yüzden kendileri için bir karakol kurmuşlardır. Dolayısıyla tarihi belgelere göre orada Siyonist devletin kurulması, Yahudi toplumunun arzusundan daha çok sömürgeci İngiliz devletinin arzusuydu. O günün Yahudilerinin birçoğunun böyle bir devlete ihtiyaç olmadığı yönündeki inançlanı bunun göstergesidir, böyle bir devlet onların çıkarlarına uygun değildi, bu yüzden çoğu bundan kaçınıyordu. Demek ki bu bir Yahudi arzusu ve fikri değildi, daha çok sömürgecilerin ve bir kısım İngilizlerin fikriydi. Elbette sonradan küresel dünya siyaseti ve küresel sömürgecilik Amerika tarafından ele geçirildi, bu da sömürgecilerin miraslanının Amerika tarafından devralınması demekti, Amerikalılar da bundan en iyi şekilde yararlandılar ve hâlâ yararlanmaktadırlar. Dolayısıyla Filistin'in kurtuluşu ve gasıp Siyonist devletin yok olması bu bölge milletlerinin -bunların içinde aziz İran'ımızın maslahatınadır. İnkılabın ilk gününden itibaren Siyonistlerin nüfuz ve egemenliğine karşı mücadele planları yapanlar kontrollü bir şekilde bu işi de sürdürmüşlerdir. Bu program ülkenin maslahatını, İslam Cumhuriyeti'nin ve İran halkının genel maslahatına uygun olarak seçilmiştir. Diger ülkelerde de aynı şekildedir. Bütün İslam ülkelerinin aydınları, bütün düşünceli siyasetçileri, elleri Amerika'nın rengine boyanmamış herkes, İsrail'e karşı konulması gerektiğine inanmaktadırlar, yani bunu ülkelerinin maslahatı olarak görmektedirler
Sayfa 50 - Feta YayıncılıkKitabı okudu
·
22 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.