Gönderi

232 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Hani hayat devam ederken günler, haftalar hiç geçmiyormuş gibi gelir de sonra birden dönüp baktığımızda yılların biz hiç fark etmeden nasıl da çarçabuk akıp geçtiğine hayret ederiz ama o şaşkınlık hissini tam olarak nasıl ifade edeceğimizi bilemeyiz ya, işte Tatar Çölü tam da o hislerimize tercüman oluyor. Beklenen o gün bir gün gelecek, planlanan o işler mutlaka bir ara yapılacak, asla diğer herkes gibi tek düze bir hayatın gidişatıyla yetinilmeyecek… Ama önce o iş bitsin, bu sorun çözülsün, o konu hallolsun derken ömrün yarılandığını, hatta tükendiğini ve yapılmayı bekleyen projelerin ve planlanan hedeflerin tamamlanması için zaman kalmadığını bile fark etmiyor insan tıpkı Giovanni Drago gibi. Bir adım atmayı beklerken yaşlanıveriyor da yaşlandığını, artık o basamakları eski gücüyle çıkamadığını fark ettiğinde anlıyor ancak. Aslında Giovanni Drogo benim, biziz. Yaşam günlük telaşların ince alevleriyle bir mum gibi erirken, içimizde mutlaka bir gün yanacağını beklediğimiz o büyük ateşi tutuşturacak zamanın kalmadığını fark edemiyoruz. Bir gün bitecek olan sermayemizi, bir gün gelecek olan o büyük fırsatları ve imkanları beklerken azar azar yok ettiğimizi göremeden yaşayıp gidiyoruz. Hatta bir yandan ağır ağır yaşlandığımızı bile anlamıyoruz da yaşlılık adeta bir doğa olayı gibi aniden başımıza geldi sanıyoruz. Acı tatlı bir ikaz gibi gelen ve her satırında kendi içimi okur gibi hissettiğim bir kitap oldu. Ve tabii Drogo gibi her şey için geç olmadan okuduğum için de ayrıca mutluluk duydum. Bu kadar durağan bir hikayenin, bu kadar gösterişsiz bir anlatımla, beni bu kadar etkileyebileceğini tahmin bile edemezdim. İyi yazılmış ve iyi ki okumuşum.
Tatar Çölü
Tatar ÇölüDino Buzzati · İletişim Yayınevi · 201813,4bin okunma
·
24 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.