Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Gerçeğin Eşiğindeki Kaygı
Kaygının psikanalitik klinikte ele alınışı, bana göre tam da bu sorunun açtığı yere denk düşüyor. Freud, 1919'da kaleme aldığı Unheimlich, "Tekinsiz" metninde şöyle ifade eder: “Bir sır olarak gölgede kalması gerekirken, oradan peyda olan her şey Unheimlich'tir". Kaygılandıranın çekirdeği olarak tekinsizi (bu terim Fransızca'ya "endişelendiren yabancılık" olarak çevrilmiştir) tanımlayacaktır. Tanıdık olanın bağrında imgeleştirilemeyen bir başkalık, bir başkasına referansı olmayan teklik, ininden çıkan garipliktir o; tanıdık olanın yabancılaşması. Bir de hep aynı şeyin anlamlandırılamaz süreğen geri dönüşünde karşılığını bulur. Bu bakımdan da her türlü kavramsallaştırmaya direnir. Aslında bu niteliği, Freud'dan önce Kierkegaard yakalamıştır kaygıya dair; kaygı, temsili olmayanın kavramıdır. Simgeleştirilemeyen ve imgesi olmayan kaygı, bir anlam boşluğuna denk gelir. İmgede yani yansımada olduğu kadar yanılsamada da bir kırılmanın veya sarsılmanın meydana gelmesidir. Freud'un deyimiyle kendi evinde ev sahibi olmayan benlik, kaygıda, bir yandan sınırlarının sabitliğinin ve yerleşikliğinin sarsılmaz olmadığını, diğer yandan da bu sınırların kontrolünü sağladığına ilişkin yanılsamasını deneyimler.
Sayfa 95-6, Ceylin ÖzcanKitabı okudu
·
145 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.