Gönderi

Mehmed Kervancı
Mehmed Kervancı - Babam 1927 yılında Üstad’ımız Bediüzzaman Said Nursi’nin Barla’ya ilk gelişini ve ilk tanışmalarını şöyle anlatmıştı bana. Aynen aktarıyorum: “Üstad Burdur’dan Barla’ya sürgün gönderilmiş. O zaman Barla’ya karayolu ulaşımı yoktu. Patika yollar vardı. Jandarmalar Eğridir Gölü’nden kayıkla Barla’nın İlama köyünün iskelesine kadar getiriyor Üstad’ı. (Oradan Barla’nın evleri görünür, iki kilometrelik bir yol vardır Barla’ya. M.K.) Jandarma Üstad’a diyor ki: “İşte Barla şu gördüğün köy, sen şu yolu takip et, seni Barla’ya götürür.” Jandarmalar Barla’ya çıkmadan, geldikleri kayıkla geri dönüyorlar. Öğleden sonra imiş..." “Üstad yürüyerek dere tarafından Barla’ya yaklaşıyor, bizim bahçeye (Cennet Bahçesi) kadar geliyor. (Cennet Bahçesi babamın ve halamındı. Halam, Hüseyin Bülbül’ün annesidir. Orada su vardır. M.K.) İkindi namazı gecikeceği için Üstad ikindiye yakın yeşilliği sebebiyle su bulunur diye bahçeye girmiş. Suyu bulmuş, abdest almış ve ikindi namazını orada kılmış. Barla’da Âdet akşama yakın erkekler işleri yoksa sokakta oturur sohbet ederler, akşam ezanı okununca da camiye gidilirdi. Biz de orada birkaç komşuyla sohbet ediyorduk." “Elinde torbası ile Üstad geldi, selam verdi, köy odasını sordu. Çınar ağacının yanındaki köy odasını gösterdik. O tarihlerde Barla’da dört tane kadar köy odası vardı, buralarda gelen misafirler ağırlanırdı." “Üstad köy odasına girerken, ‘Bu bizim misafirimizdir. Kendisi belki beceremez, giremez içeriye, sen git bu zatla ilgilen.’ diye içime bir duygu geldi, arkasından gittim. Üstad baktı, 'Hayrola Keçeli?' dedi. ‘Efendim, münasip görürseniz ben size yardımcı olmak istiyorum.’ dedim. Odayı açtım, gösterdim... Ayrılırken, ‘Efendim ne zaman isterseniz size yardım edebilirim.’ dedim." - BARLALI AĞABEYLER Risale-i Nur’un ilk kâtibi Şamlı Hafız Tevfik Ağabeye Kur’an ezberlerimi okurdum, benim yanlışlarımı düzeltiverirdi. Birkaç ay da talebeliğini yaptım. Çok güzel yazısı, çok da tatlı bir kıraatı vardı. Yokuşbaşı Camii’nin imamı Muhacir Hafız Ahmed de çok mübarekti. Ben çocukluğumda kendisini görüyordum, çok muhterem bir zattı. Çok iyi bir hafızdı, çocuklarının hepsini de hafız yaptı. Mübarek Süleyman (Köse) bizim komşumuzdu, çok görüşüyordum kendisiyle. Evi Mus Mescidi’ne varmadan 50 metre kadar beride hemen soldadır. Abdullah Çavuş (Yavaşer), Abdullah Çapraz, Yokuşbaşı Camii’nin fahri müezzini Şemi Güneş, Bahri Çağlar, traş olduğum berber Mehmet Keskin tanıdığım görüştüğüm Barlalı Ağabeylerdendi. SANTRAL SABRİ Bedre köyünde Santral Sabri (Arseven) vardı ki çok muhterem âlim bir zattır. Bedre köyünün imamıydı. Babamla çok muhabbetli idiler, karşılıklı sıkça birbirlerine gelip giderlerdi. Santral Sabri İstanbul medreselerinde okumuştur. Elmalı tefsirinin ilk basımını satın almış, iyi hocaydı yani, Arapça bilirdi
Nesil Yayınları 1.baskı
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.