Sosyalist Ernest Everhard'ın eşi Avis, olayları, geçmişe bakan bir tanık gözüyle anlatıyor. 1900'lü yılların başında yazılan eser distopik özellikler taşıyor. Dipnotlara baktığımız zaman 2700'lü yıllarda yıllarda bulunmuş notları görüyoruz. Bu özellik romana bilim kurgu özelliği de katmış. Amerika Birleşik Devletleri'nde işçilerin ( proletarya ) örgütlenmesi, oligarşinin ( tekelleşerek başka firmaların yaşamasına müsaade etmeyen şirketlere sahip sınıf ) bu örgütlenmeye karşı aldığı sıkı önlemleri ve iki sınıfın California'da büyük çarpışmasını anlatıyor. Çarpışma dediysem yanlış anlamayın. Oligarşi hiçbir zaman elini sıcak sudan soğuk suya sokmaz. Hele hele canını tehlikeye sokacak mücadeleyle hiç girmez. Proletaryanın karşısına köle sınıfının insanlarından yetiştirdikleri Kiralık Askerleri çıkarırlar. "Kenti yakıp yıkıyorlar, adam öldürüyorlar, ama buna karşılık kendileri de yok ediliyorlar ama batıya, oligarşinin oturduğu kesime bir türlü ulaşamıyorlardı. Oligarşi mensupları, kendilerini iyi koruyorlardı. Kentin göbeğine ne kadar felaket yağarsa yağsın, kadınları, çocukları da dahil, hepsi, burunları bile kanamadan kurtulmuşlardı. Bu korkunç saatlerin ve günlerin yaşandığı sırada, çocuklarının parklarda güle oynaya eğlendikleri ve büyüklerini taklit ederek proleteryayı ezmece oyunu oynadıkları söylenir." Gücü eline geçirenin gücünü kaybetmemek için en acımasız yollara başvurabileceğini kurgu içerisinde görüyoruz. Toplumu yönlendirmek için güçlülerin ve zenginlerin din adamlarını kullandıklarını, başkaldıranların hukuksuz bir şekilde nasıl cezalandırıldıklarını dramatik şekilde gözler önüne sürüyor. Haksızlığa uğrayanlar ne kadar sesini çıkarırsa çıkarsın, hangi merciilere başvurursa başvursun kendilerini savunamadıklarını görüyoruz. Çünkü yeri geldiğinde hukuk tanımayan güç tüm medyayı satın alıp haklıların sesinin duyurulmasına engel olabiliyorlar. Roman, Asi Everhard'ın yazdığı notlardan oluşur. Oligarşiye mensup bir ailenin kızı olan Asi aile toplantılarına katılan sosyalist Ernest'i tanımasından sonra Asi'nin babasının oligarşiye karşı gelince başına gelenleri, tanıdıkları papazın oligarşinin güdümünden çıkınca başına gelenleri ve Ernest'i anlatır. Günümüzdeki sendika patronlarının tutumlarına bakınca, büyük marketlerin mahalle bakkallarını tüketmeye başladığını görünce, küçük esnafın yok olduğunu, çiftçilerin hâl yasasına kurban edildiğini öğrenince, gazetelerin tek bir merkezden yönlendirildiğini manşetlerden anlayınca Asi Everhard'ın da yazısı böyle yarım kalmış. Her ne kadar eseri okuduktan sonra yüzyıllardır değişmeyen sistemin içinde yaşamanın huzursuzluğunu duysanız da okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

Demir ÖkçeJack London · İş Bankası Kültür Yayınları · 201914,9bin okunma

·

52 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

Mutlu Özçelik