Gönderi

268 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Suat ve Süreyya. 5 yıldır boyunca evliliklerini sürdüren bir çift. Süreyya'nın en büyük arsuzu Boğaziçi'nde bir yalı. Babasının onu tabiri caizse kapattığı bağda sıkılıyor, bunalıyordu. Her gün şikayetlerini ardı ardınca sıralıyordu. Suat ben ona yetemiyor muyum hissiyle üzülse de onu mutlu görmek amacı ile yalı için gereken parayı bulur. Tabii Süreyya sevinçten dört köşe... Pek sevgili kuzeninin yol arkadaşlığı eşliğinde bir yalı tutarlar. Kuzeni, halasının oğlu olan 30 yaşında bekar bir delikanlıdır. Necip... Necip yeni evlerinin sürekli bir misafiri olmuştur artık. Kuzeninin evliliğine gıpta ediyor, Suat böylesine iyi huylu, kusursuz bir kadını nasıl bulduğuna hayret ediyordu. O da Suat gibi bir kadınla tanışıp onunla mesut olmak istiyordu. Haftalarca "Ah! Benim de böyle bir evliliğim olsa ne mesut olurdum." fikri kafasında dolandı durdu. Ve bir gün yine bu hülyalara dalmışken "Ya evleneceğim kişi Suat gibi değil de o kişi Suat olsaydı..." dedi. O gündür ki artık tek düşündüğü Suat'tı, Düşünceler yerini aşka bırakmıştı zamanla. Ona kavuşamıyor, gün geçtikçe kahroluyordu. Bir gün salonda Suat'ın eldivenine rastladı. Bir tekini aldı cebine koydu. O eldiven onu haftalarca teselli etti. İçine çektikçe Suat'ını, biricik aşkını düşündü. Suat bir şekilde kaybolan eldivenini Necip'in aldığını öğrendi. Necip beni seviyormuş düşüncesiyle günlerce kahrolmuştu. Tabi bu zamanlar Süreyya hakkında da bazı gerçeklerin farkına varmıştı. Süreyya Suat'ın isteklerini umursamıyor, kendisi ne isterse o oluyordu. Suat karşı çıkınca ise aralarında kavgalar yaşanıyordu. Suat 5 yıl mesut olmasının nedeninin onun her lafına itaat etmesi olduğunu anlamıştı ve tüm bunların üzerine şimdi de Necip in bu aşkı onu günaha sürüklüyordu adeta. Bunu istese de reddedemiyordu. Karşı çıkamıyor, bunun yanlış olduğunu haykıramıyordu. İçten içe onaylıyordu. Bir süre sonra o da aynı sevgiyi, aşkı hissetmeye başladı yüreğinde. Necip bunu fark edince yere göğe sığamaz oldu sanki. Yanıyordu ikisi de. Birbirlerine duydukları aşk ile yanıyorlardı. Çektikleri onca acının sonunda yine beraber yanıyorlardı. Süreyya yalıdan bağa taşınmak istedi, Suat'a fikri dahi sorulmadı. Hikaye bu evde başlamıştı bu evde bitecekti. Necip Suat'ın nahif ellerine, gözlerine ilk busesini bu evde kondurdu. Ve acı gün geldi. O gün evde alevler yükseliyordu. Herkes bahçeye inmişti fakat Suat yoktu, içerideydi. Süreyya ve Necip korku ile içeriye koştu. Kapısının önünü alevler sarmıştı Suat'ın. Süreyya tereddüt içindeyken Necip alevler arasına daldı. O esnada girdiği odanın tavanı çöktü. Beraber yaşayamamışlar fakat beraber ölüyorlardı... İçeride bir aşk yanıyordu. Yanıyordu ikisi de. Oda da yükselen alevler ile yanıyorlardı. Çektikleri onca acının sonunda yine beraber yanıyorlardı. Ben kitabı çok beğendim. Karakterlerin ruh hallerini okurken hissedebildim fakat kolay oldu dersem yalan olur. Bu konuda biraz zorluk çektim. Ani duygu değişimleri ve değişen bu duyguları zirvelerde yaşıyor olmaları buna neden olsa gerek. Üç günde bitirdiğim kaliteli bir psikoloji romanıydı. Tavsiye ederim.
Eylül
EylülMehmet Rauf · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202340bin okunma
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.