Elçi, şükür namazı ve tavafını tekbirler arasında tamamladıktan, Kabe'nin içinde iki rekat namaz kıldıktan sonra Kabe'nin kapısındaki merdivenlerin en üst basamağında durdu. Askerlerden önünün açılmasını istedi. Elçi'nin şehre girdiği haberi duyulduktan sonra evlerine gizlenenler de çıkıp Kabe avlusunda toplanmışlardı. İşte alay ettikleri, yüzüne tükürdükleri, dövdükleri, hakaret ettikleri Abdülmuttalib'in yetimi karşılarındaydı. Elçi, toplanan kalabalığa uzun uzun baktı. Her gördüğüyle ilgili bir hatıra canlanıyordu, şuradaki siyah sakallı yüzüne tükürmüştü, şuradaki sarı sarıklı tehdit etmişti, şuradaki çizgili ridalı alay etmişti, şu ise dövmeye kalkmıştı, şu şiirler okutmuştu...