Önce yörede medeniyetin temellerini atan Samiler, sonra Samileri mağlup ederek Babil, Ninova, Asur gibi kentleri inşa eden Keldaniler. Daha sonra, kuzey ülkesinden gelen ve bütün coğrafyayı zaptedip harabeye çeviren Medler ve Persler. Persleri ve imparatorları Daryus'u savaş meydanında yenen Büyük İskender. Ne diyeyim ben? Sonra Sasaniler, sonra Emeviler, Abbasiler. Sonra Moğol istilaları, geçtikleri her yeri harabeye çeviren çekirge sürüsüne benzeyen ordusuyla Hülagu ve süvarileri. Onlardan sonra yine Asya'dan gelen Timurlenk ve Tatar istilası. Çok sonra da anavatanları Asya olan ve uzak Asya'dan gelen Osmanlılar. Her biri anlatılmaz bir gaddarlıkla, her biri berikinin yıkıntıları üstüne kuruldu. Her biri işgalin, katliamın, yangın ve talanın büyük ustasıydı. Dalga dalga üstüne, saldırı saldırı üstüne, yorulmadan, durmadan... Her kim, Nuh tufanı, bu virane toprakların üstünde sadece bir kez kopmuş derse, yalan söylemiş olur, çünkü her istilanın yeni dalgasıyla birlikte, tufan yeniden kopmuş.