Gönderi

687 syf.
·
Puan vermedi
·
11 günde okudu
--spoiler içerir-
Suçlar ve cezalar... Var mıdır her türden suçun bir bedeli? İnsanlık var olduğundan bu yana  bir tarafta onlarca, yüzlerce suç eylemleri; bir tarafta ise bunları kimi sebeplerle gerçekleştirenler... Peki kim bu gözü pek eylemciler? Halklar...Belki halkların en küçük köylüleri, dilencileri... Cebinde kalan son kuruşuyla içkiye koşan avare sarhoşlar, kendini satmaya mecbur kalan umarsız kadınlar, kahrolası açlığın yere serdiği  masum insancıklar...Hatta belki de halkların en "seçkin" bireyleridir bu eylemciler. Belki imparatorlar... Bu imparatorların devrilemez orduları , kana susamış  komutanları... Güçlüler ve güçsüzler, haklılar ve haksızlar, dokunulmaz hakları olanlar ve yahut bu haklara zaten hiç sahip olamamış olanlar... Sosyal bir varlık olan insanlığın bir  araya gelerek nefes bulduğu bu dünyada birçok suç eylemi kâh bireysel bir girişimle kâh topyekün bir mücadele ile gerçekleşir. Tüm bu kan dökmelerin mutlaka bir bedelinin olması gerektiği geçer toplumsal normların işleyişine  kurulmuş olan insan zihninin içinden? Fakat gün gelir ve bir de görülür ki insan toplulukları tüm akıl almaz kıyımlara zafer sarhoşluğu ile methiyeler  düzüyor ve kıyımların başkişilerine kendilerini parçalarcasına coşkulu alkışlar tutuyorlar. Niçin? Çünkü bu kıyımlar "insanlık yararı" kisvesi altında meşrulaşıyor,  kutsanıyor. Bu eylemlerin "büyük insanlar" için kesin bir hükümle suç teşkil etmemesi düşündürüyor bir hukuk öğrencisini.  Raskolnikov'u... Suç her koşulda bir suç mudur yoksa failinin kim oluşuna göre nitelik değiştirebilir mi? Göreceli mi? Raskolnikov, geçmiş yüzyıllarda büyük devletlerin , büyük komutanların zorbalıkla akıttığı insan kanının sırf "insanlık için" denilerek övgülere mazhar olmasından aldığı ilhamla, bir deney yapma fikrinin zihnini ele geçirişinin hummasını yaşar. Bir cinayet deneyi... Günlük hayat akışı için son derece fayda sağlayacak bir yok ediliş. . Düzenbaz, tehlikeli bir tefeci kadının toplumdan silinip süpürülerek ortadan kaldırılmasının planı... Maddi sıkıntılarla boğuşan Raskolnikov, bu cinayeti  para yüzünden tasarlamaz. O, tek bir soruya  cevap bulmanın peşindedir ve  cevabı almadan kendi varlığının anlamını  bulamayacağını düşünür. Bu cinayet her şeyi netleştirecektir. Raskolnikov büyük büyük yasaların büyük büyük insanlara sökmediği bu dünyada, yasaların ona sırtını döndüğü, titreyen bir bit midir yoksa yasalar ona da hak ettiği muameleyi doğru zamanda gösterecek midir? Bir bit "insanlık yararı" için bir başka "kötü bit"in canını alırsa alkışlanıp kahraman mı ilan edilir yoksa " Sen bir Napolyon değilsin ki!" diyen iki yüzlü yasalar tarafından ayaklar altında çiğnenip ezilir mi? Raskolnikov kendisine biçilen rolün ne olduğunu öğrenmek ister? Bu, romanda tam olarak bilinçli bir istek olarak yansıtılmasa da Raskolnikov kendisini bir şekilde bu cinayet planının peşinde koşarken bulur. Bedeni , zihnindeki tasarıdan çok daha hızlı sonuca koşar gibidir. Raskolnikov'un insan olarak değeri nedir? Benliği bir bit olmaktan öte midir?  Sonunda, cinayet tüm gizliliği ve sessizliği içinde işlenir. Katil, aranmaktadır...  Raskolnikov, işlediği cinayetin Napolyon'un işlediği cinayetlerle yasalar önünde asla bir tutulmadığını  görmenin yenilgisini içten içe anlar. Uzun zaman direnir ve her ne olursa olsun işlediği cinayetin kendisini asla bir suçluya , bir katile dönüştürmediği inancına sahiptir. Öylesine güçlü bir inançtır ki bu , asla ufacık bir pişmanlık bile hissetmez içinde  . Evet, "onlar"a göre o kesin surette bir "katil"dir fakat öldürdüğü kadının paralarına dahi el süremeyen, bu cinayetten kendi ceplerini dolduracak en ufak bir menfaat elde etmeyen ve hatta tüm değerli  takıları ,eşyaları kocaman bir taşın altına saklayıp terk eden bu adam; nasıl olur da katil damgası yiyebilir? Raskolnikov'un bir türlü aklı almazdı bu durumu. O, katil olamazdı... Cinayet vakası üzerinden günler geçer ve Raskolnikov huzursuzdur. Çevresindeki insanların bir bakışı , bir sözü , bir davranışı nedensizce onu tedirgin etmektedir. Yoksa biliyorlar mıydı asıl katilin kim olduğunu?  Raskolnikov, cinayeti  sadece bir kez işlemiştir fakat çoğalan her şüpheli gözle giderek paranoyak bir hal alır ve sanki aynı cinayeti defalarca  işlemenin sonsuz ve bitmeyecek acısını yaşar durur içinde. Ya işlenen cinayetle kendi ismi artık daha fazla ilişkilendirilmemeli ya da ip inceldiği yerden kopup hakkında ferman verilip bir an önce cezaya çarptırılmalıdır. Raskolnikov'un en çok istediği buydu. Çünkü bu belirsizlik ve sürüncemeyle en büyük cezayı zaten yaşıyordu. Romanın sonunda nihayet Raskolnikov suçunu itiraf eder ve Sibirya'ya gönderilir. Başarısızlıkla sonuçlanan bir deney üzerinden, kişilere ve durumlara göre değişen yasaların  çelişkisi  çok açık şekilde sorgulanıyor bu eserde. İşlenen tek tip suçlar ( suç denebilirse) ve bu suçlara yönelik değişken ,sonsuz  hükümler... Kimileri şu koskoca dünyada "bit" rolünü eli kolu bağlı şekilde oynamak zorunda bırakılır kimileri ise milyonlarca bitin bir araya gelse bile işleyemeyeceği suçlara bulanarak bir "kahramana" , "büyük kurtarıcılara" dönüşür. Kitap gerçekten olağanüstüydü. 600 küsur sayfa; Raskolnikov'un "güçlüler" tarafından boyun eğdirilmiş bir bit olmadığını kendisine ispat etme arzusunun , mücadelesinin hikâyesiydi. Suçlu psikolojisini Dostoyevski bizlere öyle derin hissettiriyor ki an geliyor kendinizi Raskolnikov 'un duygularıyla bütünleşik hissediyorsunuz. Birden Raskolnikov oluveriyorsunuz. İyi ki okumuşum, sizlere de tavsiye ediyorum bu değerli eseri. :)
Suç ve Ceza
Suç ve CezaFyodor Dostoyevski · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022160,7bin okunma
·
91 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.