"Burası küçük yerdir, ne kadar saklasanız da doktor gibi hasta ziyaretine gidiyorsunuz, geldiğinizin dedikodusu yapılır" dedi Vali.
"O da herkesin şevkini kırar, maneviyatı bozar. Kimse bir salgın olduğunu işitmek istemiyor. Herkes karantinanın dükkanların kapatılması, doktorların, askerlerin evlere girmesi, ticaretin dur ması anlamına geleceğini biliyor. Siz benden daha iyi bilirsiniz, Müslüman mahallesinde asker desteğiyle evlere girmeye çalışan Hıristiyan doktorun talihi yaver gitmez. Veba var diye ısrar eder seniz işi bozulan esnaf sizi müfteri ilan eder, yarın vebayı sizin getirdiğinizi de söylerler. Çok kalabalık değildir aslında adamız.
Ama burada her kafadan bir ses çıkar." "Nüfusu tam ne oldu?" " Adanın nüfusu 1897 nüfus yazımında 80 bin, Arkaz'ın 25 bindir. Burada Müslüman-gayrimüslim oranı tahmini yarı yarıyadır.
Hatta Girit'ten son üç yılda gelenlerin sayesinde Müslümanların çoğunluk olduğunu söylemek mümkün ama hemen İtiraz edecekleri için rakamda ısrar edemem." "Şimdiye kadar kaç ölü var?" "Kimine göre on beş, kimine göre daha da fazla. Bazısı karantinacılar gelir, evi, dükkanı kapatır, eşyaları yakar diye ölüyü saklıyor. Bazısı da her ölüye vebadandır diyor. Her yaz burada bir de ishal salgını olur.