"Sağda solda ölü fareler gördüm. İzmir'de onlarla savaştık." "Bizim fareler İzmir'inkilere benzemez! " dedi Vali belli belirsiz bir milliyetçi gururla. 'Adanın dağ fareleri çok daha vahşidir. İki hafta önce açlıktan şehirlere, köylere inip evlere, mutfaklara saldır dılar. Yiyecek bulamadıkları yerde yatak, sabun, hasır, yün, keten, kilim, ne buldularsa, hatta ahşabı yediler. Bütün ada ahalisi korktu onlardan. Sonra Allah cezalarını verdi ve kırıldılar. Ama salgın dediğiniz şeyi onlar getirmedi." "Kim getirdi Paşam?" "Salgın şu anda resmen yok! " dedi Vali Paşa.
"Paşam, İzmir'de de önce fare ölüleri çıktı. Bildiğiniz gibi, vebanın farelerle ve pirelerle yayıldığı fenni ve tıbbi olarak artık ispatlanmıştır. İstanbul'dan fare kapanları getirttik. On fare ölüsü getirene bir Mecidiye mükafat verdik. İzmir Avcılar Kulübü'nü yardıma çağırdık.
Halk sokaklarda fare avladı. Biz de Doktor İlias ile birlikte halka katıldık, öyle yendik salgını."