Gönderi

"Bak a, kardaş," dedi, "biz bir şarap tutkunu, felek düşkünü, şehir kaçgunu taifeyiz, binbir beladan ve doksan dokuz kazadan artakalmışız, götümüz kazıktan kazığa geçmiş, türbemizde hacı yasin okumuş, dargun olacak halimiz kalmamış kimesneye. Dünya kârhanesinde tek kam almak, kam vermek muradımız. Gün olur bardak tokuşuruz, gün olur çamçak, gün olur pirler yolunu tutarız gün olur kirler. Sen, yiğit yeğilsin, Merdan'ın dübüründen Merdane'yi tereyağı-kıl misal çekivermişsin. Aferin, şeyhine mollana bin tahsin. Ama koy kara gürültüyü bre karındaş, gel bizim sohbetimize ol arkadaş. Şu kılıcı uyut bir, sal yılanı deliğine yoldaş." Kendi dahi paslı kılıcını bele koydu. Zülfü deve nalbanta bakar gibi bakındı. Kılıcı yuvasına yolladı. Adamlar "Hayyy yaşa!" deyip az önceki Hacivat kılıklı ile Zülfü'yü aralarına aldılar, çalgı çalıp çengi gibi döne döne kırıttılar.
Sayfa 82 - İletişim Yayınları, 1. basım
·
104 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.