Bu ne müthiş bir yazma yeteneği Allah’ım…Abasına yandığım bir kere daha devleşti gözümde. Nasıl ettin ne yaptın da böyle ince ince yazdın bizi be Sait Usta… Her okuduğum kitabında hayranlığım artıyor. Diline, üslubuna, gözlem gücüne, hayatın içinden hayatın içindekileri bu kadar yalın, herhangi bir kalıba sokmadan, olduğu gibi, olduğumuz gibi, gördüğün gibi ve göründüğümüz gibi nasıl yazabildin… Durum hikayeciliğinin efsanesi sensin. Umarım senin için bu yazdıklarımı okuyorsundur bir yerlerde… Kıymetin hiç ama hiç bilinmemiş. Küstürmüşler seni. Ama duramamışsın, yine yazmışsın. İyi ki yazmışsın. İyi ki. Bu dünyadan iyi ki sen geçtin…
Kitapta çok beğendiğim hikayeler:
Lüzumsuz Adam
Ben, Ne Yapayım?
Mürüvvet
Bizim Köy Bir Balıkçı Köyüdür
Papaz Efendi
Semaver ilk kitabı olmasına rağmen ustalık eseri gibiydi. Ancak Lüzumsuz Adam’ın da ondan kalır yanı yok valla. Bunlar nasıl da biziz, nasıl da bizim hikayelerimiz, nasıl da Black Mirror etkisi yaratmışsın… Hiçbir hikayede bilmediğimiz bir şey yok ama bildiklerimizi sen anlatınca tadından yenmiyor be Sait Usta… Lüzumsuz Adam demişsin, ama hayatımda karşılaşmak istediğim belki de en olmazsa olmaz insanı anlatmışsın. Orada olan ama farkedilmeyen. Orada olan ama yok sayılan hatta. Ancak yok sayılanların da en kibarı, en yoğun duygulu olanı, en adam gibi adamı…
‘Ben, Ne Yapayım?’ hikayesinde sıradan hayatlarımızdaki sıradışı duyguları, müthiş gözlem gücünle anlatışın, o an okurken bile iç sesim oluşun… Ne müthiş bir yazma yeteneği Allah’ım…
Mürüvvet ile insanımızın hinlikleri, ‘te burama kadar geldi, yeter artık’ dedirtilenleri, ‘ben bilirim böyleleri, bunların hepsi aynı’ diyenleri, toplumumuzun ne kadar inkar etsek de resmen sınıflardan oluştuğunu, zenginlerin bu hayatta her zaman haklı olduğunu fakirlerin de ezilmeye mahkumluğunu, hatta bile isteye ezilmişliklerinden yaptıkları primi, bizden kopmadan bize üstten üstten bakmadan anlatışın…
Bizim Köy Bir Balıkçı Köyüdür ile Burgazada’ya gitme sevdamı kat kat artırışın, denizci jargonunu böyle tatlı tatlı okuyucuya yaşatışın… Karakterin sel gibi akıp giden duygularını, o müthiş sezgilerinle ve bir o kadar da gerçekliğinle yönetişin…
Papaz Efendi ile makama mevkiiye bakmadan sadece insan olup insan kalmaya özen gösterişin…
Yine sen, yine sen, yine sen. Çok güzel adamsın Sait Usta…