Gönderi

ev boyanır kapı boyanır uygun fiyatla yapılır. bir süredir boyacı ilanlarına bakınıyorum. işte aklımdan kalanlardan biri de bu idi. duvardaki asılı duran resimde geyiğin biri durmadan bana bakınırdı. benim ile mi yol çıktın ormanda da ben mi koruyamadım seni avcının tüfeğinden kurtun pençesinden.. neden bana o bakışı atıp duruyorsun. üstümde yeni ayrıldığım -- eskiden beri ayrı kaldığım-- sevgilinin tırnak izi .. ben de senin kadar yaralıyım -- ben de senin çektiğin acı kadar acı çekmek isterdim-- bu duvarı boyayınca senin resmini de aklımdan çıkaracağım. sen de ormanda saklanmış ruhların olduğu bir cennette olurdun -- gitmek istemez miydin hiç -- duvarımda yaşanmışlık var. elimi kolumu koyarak uzanmışlığım va düz duvara tırmanmışlığım-- ayaklarımdan ellerimden destek alarak tabi-- tavana ulaşmak isteği var. hayat varsın önümde aktığını söylesin. bilmem ki kaç sayfası kaldı bir kitabın gibi. ince ciltli miydi kendisi kalın ciltli mi. ben kaç sayfasında karanlığa gömülü yaşadım. bu esrarım hiç kimseyi şaşırtmadı- hiç kimse benim için ilgilenmedi- ben yer altında bodrum katında hiç biçimde yaşayıp durdum bunca sene.. insanların ayakkabılarını bacak uzunluklarını-- eteklerini pantolonlarını seyrettim. çocukların duvarıma top atışlarının gürültüsünü yaşadım. hiç bir çocuğu korkutacak gücü kendimde bulamadım. dışarıya karşı işte böyle bir adamdım. yeterince cesur davranamıyordum hep bir ürkek idim. duvarımda asılı duran resimdeki geyiğin hüznüne ürkekliğine bulanmıştım bende bu dünyada dışarıdan gelecek tehlikelere karşı savunmasız kalmıştım. uzun bir hayatım olacaksa bunun ne kadarı bu şekilde sürecek. kendimde bu hastalığı bulduğum için anama babama isyan edemem. öpecek kadar onları yakn değilim. kendimi yakın edemem. birinden çıkarmam lazım bu öfkemi kinimi. Tanrım.. sevgili tanrım. sen gökyüzünden öteden o çirkin kara bulutların ardında beni öylece seyredip durdun mu . neden bana hiç yardımcı olmadan seyrettin. neden alaylara itilmeme bırakılmama ezilmeme müdahale etmeden seyrettin. hala sana dua etmemi mi istiyorsun. tamam ederim. çünkü en çok senden korkuyorum. tabi edeceğim. duvarım bitince yüzümü de boyatmak ihtiyacını göreceğim. yüzümü herkeslern hafızasına kazımış gibi. korkular çığlıklar ve öfke saçar yüzüm . gören görmezden gelir, karşılaşan bulaşmak istemeden sıvışır gider. ismimi duyan... ah o adam var ya der. ne varmış o adamda.. Tanrı benim böyle olmamı istemiş. Annem babam böyle olsun bu çocuk demiş. Okullar değişmem için hiç bir şey öğretmemiş. doktorum... doktorlar... devlet karşılayamaz bu ilaçları demiş. devlet beni ciddiye alıp askerliğe elverişlidir diye kayıt düşmüş. askerden gelince de vergi ödeyebilir diye tahakuk ettirmiş. ya insan ilişkileri ya evlilik ya toplum içindeki rolüm.. ömrümün sonuna kadar böyle mi gideceğim. kaç sayfa kaldı ömür defterimden. ben otuz beşinci bölümdeyim şimdi. kaçıncı bölümde sona eriyor. finalim umarım şaşırtıcı olur.okuyucuda büyük bir etki bırakır. kalbimin sahiplerine büyük bir pişmanlık bırakır. Belki merak edip eski defterlerimin peşine düşenler olur. ismimin ne demek olduğunu merak eden. bu kadar acı dolu yaşamdan sonra yalnız ayakkabı numaralarını tahmin ettiğim bodrum katındaki pencereden birileri gelip hakkımda bu adama böyle olmamlıydı yapılmamalıydı toplum adına herkes adına senden özür diliyoruz der. erdemli insan kendisine yapılan kötülüğü unutan aklıyla hareket eden kişiye mi denir. ayrıldığı sevgilisi tarafından dostça davranan oturup konulabilen kişiye mi denir. ben iyi rol yaparım ama erdemli olamam gökyüzündeki tanrıma nasıl rol yapıyorum ona inanmışcasına. hepsi korkumdan çok korkumdan. beni bıraktığında anam dünyaya kayboldum bir ormanda. bir resimde gördüğüm geyik bir de sevdiğim kadınla ormanda gezintiye çıktık. o çıkabildi ormandan da biz kaldık. geyiğimi kim vurduğunu görmedim. kalbimdeki kurşunu çıkarana minnet borçlu olarak mı öleceğim. bir tamamlanmamış mektup bir yarım yenmiş yemek.. hep aç hep eksik.. ayrılmaya ayrılıp da rüzgarlara binip de bulutların üstünden üstünden atlayıp da tanrıya ulaşmaya mı gidiyorum. hepinizden şikayetçiyim. hepinizden nefret ediyorum başıma gelenlerin hepsini sizin üstünüze yıkacağım istediğiniz kadar kiliselerinizde camilerinizde havralarınızda dua ibadet edin. tanrıya sizlerden çok daha yakınım. henüz beni görmeye cesareti yok. belki de beni buna layık görmeyecek ama biliyorum ona sizden daha yakınım. sizden ölesiye nefret ediyorum. siz öylesine yaşayıp durun eğlenin diye mi ben hiç bir tat almadan bu dünyadan kaçıp gittim. ben gidersem sevgilim ciğerimi açıp toprak doldur. beni ister yakın ister yıkayın ister toprağa koyun. isterseniz en iyi bildiğiniz şeyi yapın. bir kenarda bırakıp geçip gidin görmezden gelin. Çok nimetinizi yediğiniz Tanrı Sizi böyle bir insan olun diye yaratmadı. yeniden dünyaya gelsem güvenilmez buldum sizi bir kere neden yaşayayım aranızda. ne verdiğiniz akla ihtiyacım olur ne yüreğinize. koynunuzda beslediğiniz yılanım ben. zor gününüzde ısırmamdan korktunuz ve bu yüzden benim gibileri tüketmek yok etmek için bütün bunları yaptınız.
·
96 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.