Bana çevrilmiş o gözbebeklerinde, derinliklerin daha sinmiş, daha geceye özgü yaşamından bana doğru sıçrayabilecek bir şeyler vardı. Kırpışmayan, parlamayan, hatta bakmayan;
daha doğrusu, parlak ıslaklığıyla ve dinginliğiyle insanın aklına bir deniz kabuklusunun karanlığın içinde tam olarak açılmış kabuğunu getiren; orada öylece açılmış olarak duran;
çevresi su yosunu demetleriyle kaplı tuhaf ve beyaz bir ay kayasının üzerinde kımıldayan gözlerdi bunlar.
.