Gönderi

Ben daha küçük bir çocukken kadın atalarım seslendiler bana mezarlarından:  “15 yaşında evlendirildim.” Diye fısıldadı biri. “16 yaşında da doğurdum. İnsan büyütmekten, onları düşünmekten kendimi büyütemedim. Sen doğurma. Başkalarından önce, kendin için yaşa.”  Ben daha çok genç bir kızken kadın atalarım seslendiler bana mezarlarından: “Doğduğum köyün dışına çıkmadım. Hiç bilmedim o tepelerin arkasında ne var, kimler yaşar. Sen gez, anla, tanı bu dünyayı benim yerime. Sendeki parçam görsün, tanısın adını hiç duymadığım yerleri, dilini anlamadığım insanları.” Ben daha çok genç bir kadınken kadın atalarım seslendiler bana mezarlarından: “Kocam vardı ama hiç sevilmedim.” Diye mırıldandı bir tanesi. “Güzel bir söz duymadım, saçımda tatlı bir okşama hissetmedim. Neyi arayacağımı bile bilemedim. Sen ara benim yerime. Kalbini kıranların yanında kalma benim gibi; hoyratlığa tahammül etme. Sevmeyi bilen bir adamı ara, hiçbir zaman bulamayacak olsan da…” İşte böyle kadın atalarım fısıldayıp duruyorlar kulağıma ara ara. Üzerimde hepsinin hüznünden, yükünden bir parça, yüreğimde onların yapamadıklarının borcuyla adımlıyorum hayatı
··
620 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.