Gönderi

onuncu yıl nutkunda yapılan düzeltmeler hakkındadır. -2-
Onuncu yıl nutku, ilkin yazıldığı şekilde birkaç değişme daha görmüştür. Bunlardan bir tanesi de İnönü' nün teklifi üzerine olmuştur... Cumhuriyetin onuncu yıl dönümüne yaklaşıldığı günlerin birindeydi: Atatürk'ün sofrasında idik. İnönü de hazırdı. Atatürk, nutkun müsveddesini o gece bir daha okuttu. Daha okunurken İnönü, "elinde tuttuğu meş'ale ilimdir" cümlesine "müspet ilimdir" sözünün ilavesini teklif etti. Atatürk, bunu kabul ederek cümleyi "müspet ilimdir" şekline koydu. Okunuş tamamiyle bittikten sonra Ebedi Şef, herkesin düşündüğünü söylemesini istedi. İnönü dedi ki: -Paşa, bu nutukta on yıllık çalışmaların hesabını kapamakta ve yeni on yıllık yapılacak işlerin programını çizmektedir. Ben bu programda güzel sanatların da bir yeri olmasını teklif ederim. Atatürk cevap verdi: -Yerini ve şeklini tespit edersen, hemen koyarım. Ve iki Şef baş başa verdiler: Hepimizin hayranlık ve bağlılık duygularıyla üstlerine titreyen gözlerimizin önünde müsvedde üzerinde çalıştılar. O zaman ortaya çıkan parça şöyle oldu: "...Geçen zamana nispetle daha çok çalışacağız; daha az zamanda daha büyük işler başaracağız. Bundan da muvaffak olacağımıza şüphe yoktur. Çünkü Türk milletinin karakteri yüksektir. Türk milleti çalışkandır. Türk milleti zekidir. Çünkü Türk milleti milli birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü Türk milletinin yürümekte olduğu terakki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale müspet ilimdir. Şunu da ehemmiyetle tebarüz ettireyim ki, yüksek bir insan cemiyeti olan Türk milletinin bir tarihi vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektedir. Bunun içindir ki, milletimizin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, fıtri zekasını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgisini* ve milli birlik duygusunu mütemadiyen ve her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyerek inkişaf ettirmek milli ülkümüzdür." Ebedi Şefimiz Büyük Atatürk'ün bu yüksek eserinde Milli Şefimiz Yüce İnönü'nün de böyle bir payı olduğunu, nutuk okunurken fark etmek bile mümkün değil: İlaveler o kadar tabii ve o kadar ustaca birleştirilmiş ki, insan okurken, dinlerken ilk kalemden çıkışta böyle yazılmış diyecek. -İbrahim Necmi DİLMEN
Sayfa 217 - "Hatıralar: Onuncu Yıl Nutkunda Atatürk ve İnönü", Cumhuriyet Gazetesi, 19uncu Yıl, Sayı: 6550, 10 İkinciteşrin 1942, s.2Kitabı okudu
·
109 görüntüleme
Grekov Kafkayevski okurunun profil resmi
*sevgisini: Bu söz, ilk yazılışta "güzel sanatlara düşkünlüğünü" şeklinde idi. Dinlerken istemeyerek yüzümün buruşmasını fark eden Atatürk: -Sen bu kelimeyi beğenmedin galiba? diye sordu. Utana utana: - "Düşkünlük" iki manaya geliyor da Paşam... -E ne yazalım? Deyince: -Sevgisini, diyemeyiz mi efendim? demeye cesaret ettim. En değersiz bir adamın düşüncesini bile atmak şanından olmayan Ebedi Şefimiz : -"Sevgisini" iyi. Diyerek bu şekle koydular.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.