Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Konuya suçların aydınlatılması penceresinden bakıldığında, kemik iliği/kök hücre nakilleri, hele verici ile alıcının cinsiyetleri farklıysa, olay yerindeki biyolojik delillerden kimlik belirtimini zora sokar. Çünkü, verici ile alıcının genetik özellikleri genellikle birbirinden farklıdır ve başarılı bir nakilden sonra, sağlıklı iliğin, alıcının bedeninde ürettiği sağlıklı kan hücreleri vericinin DNA özelliklerini taşıdığı halde, hastanın saç kökü, tırnağı ya da yanak içi hücrelerindeki DNA, kendi orijinal DNA'sıdır. Kısacası, hastanın kanındaki DNA ile bedeninin diğer yerlerindeki DNA birbirini tutmaz. Bir süre sonra alıcının biyolojik örneklerinde hem kendisinin, hem de vericinin DNA'sını yan yana görmek mümkün olabilir. Graz Üniversitesi'nden Dauber, nakilden beş yıl sonra bile, alıcının kan, tırnak ve yanak içi hücrelerinde vericinin DNA'sına rastlamış, ancak saçında bulamamıştır. Gebelik sürecinin bir bölümünde, anne kanında bebeğe ait genetik özelliklere rastlanır. Pek etik olmamakla birlikte, doğmamış bebeğin cinsiyetini annenin kanını inceleyerek saptayanlar, bu gerçeğe dayanır. Şimdi, erkek çocuğa hamile bir kadının, bıçak zoruyla kaçınıldığını ve bu sırada birkaç damla kanının yola damladığını varsayın. Aynı kadın, birini bıçaklayarak öldürmeye kalkabilir, bu arada elini kesebilir, kaçarken kanı kapının kulpuna bulaşabilirdi. Yola damlayan, kapıya bulaşan kanın amelogenin incelemesi sonucunda erkeğe ait olduğu sanılabilir. Bu yanılmanın soruşturmayı nasıl açmaza sokacağını varın siz hesaplayın.
Sayfa 138 - Doğan Kitap - IV. Baskı 2013Kitabı okudu
·
75 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.