Kitabın ismini kendisinden daha çok Brad Pitt'in 2008 yılında aynı isimde yayınlanan filminden daha çok aşinayız.
Benjamin Button'ın Tuhaf Hikayesi konusu 1860 yılında yaşlı bir adam olarak doğup, giderek gençleşerek yaşama devam eden Benjamin Button'ın hayatıdır. Benjamin, sadece beden olarak değil zihin, yaşama şekli ve zevkleriyle de yaşlılığın getirdiği değerlere sahiptie.Bedeni gençleştikçe hayatı daha aktif katılan Benjamin'i okurken yazarın, okur üzerinde dikkatini çekmek istediği nokta; yaşın insanın kimliği üzerindeki etkisidir. Okurken Benjamin'in yaşının gençleştikçe çevresine, ailesine, biricik aşkına savranışları da büyük bir değişime uğrar.
Mark Twain'in "Hayatın en iyi kısmının başta en kötü kısmının sonunda olması ne yazık" sözü üzerine esinlenerek kaleme almaya karar veriyor. Ancak yazmaya başlamadan önce üzerine 2 yıl düşünüp 1922 yılında romanına yayınlamıştır.
Fantastik bir kurgu yaratarak; insanları eleştiren, düşündüren bir yandan da eğlenmelerini sağlayan bir roman. Kitabı okumaya ilk başladığınızda -özellikle doğum sahnesi-kafanızda bir kavrama netliğe ulaşana kadar biraz yoruyor. Bu noktada yazarın bir hayli okurun hayalgücünü zorladığını düşünüyorum.
Peki gerçekten Twain'in sözü doğru mu ya da haklı mı? İnsan gerçekten de bedenidaha diri ve sağlıklıyken mi olgun olmak ister? Ya da yaşlıyken artık olgun, birikimli biri olmanın bir önemi yok mu?
Kısa bir novella olup belki de bir saatten daha az bir sürede okunacak bir kitap. Fakat bir yandan da düşündüren, biraz sınırları zorlayan; insanların yine hangi zamanda ve hangi millette olursa olsun şaşırtmadığı, bir yandan da eğlendiren bir kitap. Fazla bir zaman geçmeden filmini de izlemek istiyorum.
Farklı bir hiciv ve kitap okumak isteyenlere; biraz hayalgücüm zorlansın düşüneyim diyenlere tavsiye ederim.