Sylvia Plath ile birlikte "üstü kapalı anlatımın zirvesi" diye tabir edilen gizdökümcü tür diye bilinen akımın ülkemizdeki öncüsüdür.
❀ Yeni çiçek dürbünleri bul ertesinde düş kırıklığının. ❀
Bu kitabı okuduğumda daha önce
Ariel ve Seçme Şiirler kitabını okuduğumda ki benzer duygu ve düşüncelere sahip olmakla birlikte araya çevirinin girmemesinin etkisiyle şiirleri daha fazla benimsediğimi söylemeyelim. Öteki taraftan ise
Nilgün Marmara da ne yazık ki manik depresif bozukluk diye tabir edilen psikolojik rahatsızlığının olduğunu ve tedaviyi kabul etmediğini belirtmekte fayda var. Bunun yanında ise ölümünün intihar olup olmadığı halâ şüpheli (eşinin balkondan atıp intihar süsü verdiğinden şüphe ediliyor.)
Sylvia Plath gibi Bu psikolojik bunalımın etkileri de yine şiirlerine yansımış ve ondan çok fazla etkilendiği de muhakkak. Fakat ben onun kadar karamsar bulmadığımı söylemeliyim. Yine de tabiki okudukça sizi karanlık bir zihnin, dalgalı duyguların içine çekiyor. Hani derler ya delilik ile dahilik arasında ince bir çizgi var diye bu şiirler sizi daha çok delilik tarafına çekmeye çalışıyor.
"Sürüklediğimiz cesetlerimizdi.."
Bu kitabı okuması zor fakat sanırım yorumlaması daha da zor. Ben
Nilgün Marmara'nın sanat için sanat yaptığını hatta belki sadece duygularını ifade etmenin zihnini biraz olsun boşaltmanın bir aracı olarak yazdığını düşünenlerdenim. Binaenaleyh üzerimde garip bir tesir bıraktı. Tıpkı
Nilgün Marmara gibi karmaşık duygular hissetmeme vesile oldu. E bu nokta da aslında bir şairin asıl gayesi de okuyucuya kendi hislerini geçirmek olduğunu düşünürsek etkilenmemek elde değil.
"Unutanlardan değil hatırlayanlardık."
Belkide bütün sorun budur. Hatırlamak. Unutmamak. Unutmuş gibi yapmak. Unutanlar gibi başını yastığa rahat koyamamak.
Ve ardından;
"Gün sızısı artık
gelecek ağrısı..."
Çekmek.
Nilgün Marmara'yı daha fazla okumak istediğimi söylemeliyim. Daha fazla okumak ve anlamak değil sadece hissetmek. Sizde bu kitabı
Nilgün Marmara olarak okuyacaksanız alıp okuyunuz.
Pek az zamanı kaldı bu zora koşulmuş bedenimin
Olduğum gibi ölmeliyim, olduğum gibi...
Nasıl da biçilmiş kaftan ölüm
bu solgun yürek için. ☙