Anlatmak, bir müddettir derdi olmuştu. Çünkü baba iki-üç akşamda bir karşısına oturtup, "Anlat bakalım Aziz can, ne oldu, ne gördün, önceden ne gördüydün, sen kimin nesisin, burada ne yapıyorsun, anlat. Kendini tanıyor musun, kendini uyduruyor musun, inşa mı ediyorsun, adamına göre hikâye mi yazıyorsun, keyfin yerindeyken daha iyi biri değilken perişan mısın,keyfin kim, keyfin senin neyin oluyor, efendin mi, seni keyfin hatta keyfinin kayhası mı şekillendiriyor,..." diyordu...