Şair, "aşkı" hükümdar olarak imgeliyor. Ve rüyalarına bu şekilde sirayet ediyor hatta hayallere öyle bir dalıyor ki gerçekten hissettiği için aglayabiliyor ya da uyandığında o hissiyatla şiirle cevap veriyor hükümdara.
Aşık olduğu kişiye cesaret edemeyip aşkını ilan etmeyi dahi dusunmuyor hatta başka bir kadını paravan yapıp herkesi inandırmak için de o kadına şiirler bile yazıyor. Burada Beatrice'e üzülmeden şaire de kızmadan edemiyorum malesef. kendisine defalarca şiir yazıldığını, hatta ölümsüz şiirler yazıldığını bilmeden ölmek... O kadın için ne anlamı var ki belki o da böyle bir aşk ariyordu, bence şair sırf aşk acısı çekmek ve ilham alabilmek için aşkını itiraf edemedi.
Her ne kadar şaire kızsam da çok etkileyici bir kitaptı. hem şiirlerin neden yazıldığını nerde ne anlatmak istediğini yazdığı için şiirleri okurken daha anlamlı okuyor hem de aşkını çok güzel çok masum dile getiriyor.
Zaten kitabın arka kapağında
"Siz kadınlar, iyi bilirsiniz aşkı,
Konuşalım sizinle sevdiğim kadını
Ona övgülerin sonu yoktur elbette
Yine de rahatlamak isterim bir nebze
Ne zaman düşünsem onun letafetini
Aşk içimde öyle bir lezzet yaratır ki
Yaşayan her insanı aşık edebilirdim."
şiirini okuyunca hemen kitabı aldım.
Romantikseniz eğer şiiri de seviyorsanız ayrıca "İlahi Komedya" yı okumayı dusunuyorsanız bu başlangıç olabilirmiş ben kitabı aldıktan sonra öğrendim o anlamda şanslıyım iyi okumalar.