Gönderi

264 syf.
1/10 puan verdi
·
42 günde okudu
Koku katili?
Normalde bu kitabı sevmediğim için inceleme yazmayı düşünmüyordum fakat okuduğum incelemelerde neredeyse herkes kitabı çok beğenmişti. Ben de başkalarının da böyle düşünüp düşünmediğini öğrenmek için inceleme yazmaya karar verdim. Kitabımız 18.yy Avrupa'sında, kokulara çok duyarlı olan bir çocuğun dünyaya gelmesiyle başlıyor. Adı Jean-Baptiste Grenouille olan çocuk, annesinin katil olduğu iddia edildiği için önce sütannesine veriliyor, orada da annesinden dolayı istenmeyip başka birine veriliyor. Kokulara karşı yoğun hassasiyeti olan Grenouille (olağanüstü derecede bir hassasiyet) etrafındaki her şeyi kokusal karşılığıyla öğreniyor. Hatta bu yüzden sevgi, merhamet gibi kokusuz kavramları anlamakta güçlük çekiyor. Kitabın konusu gerçekten ilgi çekiciydi fakat ben işleyişi gerçekten hiç beğenmedim. Koku katili yazısını görünce aksiyonlu bir kitap bekledim ancak kitabı okurken çok çok sıkıldım, bu yüzden uzun bir sürede bitirdim. Seri cinayetler kitabın yaklaşık son 50 sayfasında gerçekleşiyor, kalan 200 sayfada neler yaşandığını hatırlamıyorum bile. Son olarak kitapta çok az değinilen ama beni gerçekten çok rahatsız eden bir sahneden bahsedeceğim. Antonie Richis adında bir karakterimiz var, kendisi rütbesi yüksek ve zengin bir adam. Aynı zamanda bunun dillere destan güzellikte bir kızı var: Laure Richis. Güzel olduğunu özellikle vurguluyorum çünkü dikkat çekmek istediğim kısım burası. Şimdi size Antonie'nin kızı hakkında ne düşündüğüyle ilgili bir paragraf göstereceğim: "Kızını akşamları yatağa yatırırken, bazen de sabahları uyandırmaya gelip de kızı henüz Tanrı kendi elceğiziyle yatırırmışçasına uyur bulduğunda -hele geceliğinin tülünden kalçalarının, memelerinin biçimi belirmez, göğsünün, koltuğunun, dirseğinin bir de yüzünü yasladığı ince düzgün bileğinin çizdiği dörtgenden sakin ve sıcak soluğu yükselmez miydi... O zaman perişanlıktan -Tanrı biliyor ya!- kızın anası olacak kadının kocası olmak yerine yabancı biri, herhangi bir adam olmadığı için kendine lanet eder, herhangi biri olsaydı da bu kız önünde böyle şimdiki gibi uzanmış olsaydı hiç çekinmeden, bütün arsuzuyla yanına, üstüne, içine girip yatacağını düşünürdü. Ter içinde kalır, elleri ayakları titremeye başlar, bu arada içindeki korkunç isteğini boğar, kıza eğilir, onu masum bir baba öpücüğüyle uyandırırdı." Yazarken bile midem bulandı. Bunun üzerine başka hiçbir şey konuşmama gerek kalmadığını düşünüyorum. Sırf bu sahneden dolayı bile kitabı asla ama asla önermiyorum.
Koku
KokuPatrick Süskind · Can Yayınları · 201922,2bin okunma
·
39 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.