Gönderi

Hikâye olunur ki: Pir Sultan Abdal, idam edileceği darağacına doğru yürümeye başlar. Hızır Paşa emir verir: “Herkes Pir Sultan’ı taşlasın, taş atmayanın boynu uçurulacak, bilsin.” Uğruna mücadele ettiği halk, Pir Sultan’ı taşlamaya başlar. Taşlar Pir Sultan’a kadar gelmekte, ama ona değmeden yere düşmektedir. Pir’in musahibi (can yolda- şı) Ali Baba, taş atmasa da can korkusundan Pir’e bir gül atar. Gül, Pir’e değer ve yaralar. Al kanlar akar Pir’in bedeninden. Can dostunun bu hareketinden incinen Pir’in dudaklarından şu nefes dökülür: Şu kanlı zalımın ettiği işler, Garip bülbül gibi zaralar beni. Yağmur gibi yağar başıma taşlar, İlle de dostun bir fiskesi yaralar beni. Dar günümde dost düşmanım belli oldu. Bir derdim var idi, şimdi elli oldu. Ecel fermanı boynuma takıldı. Gerek asa, gerek vuralar beni. Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz. Haktan emrolmazsa rahmet yağmaz. Şu ellerin taşı hiç bana değmez. İlle dostun bir tek gülü yaralar beni.
·
124 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.