Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

248 syf.
·
Puan vermedi
·
19 günde okudu
Sahi Ben Kimim ?
Sahi ben kimim ? Başkalarının beni gördüğü kişi miyim yoksa içimde kendimin gördüğü giz miyim ? Hangi ben, gerçek ben ? Gerçek ben neleri seviyor, nelerden hoşlanmıyor? Başkalarının düşünceleri mi belirliyor benim sevdiklerimi yoksa gerçekten kendi özüm mü seviyor? İnsanların gördüğü üzere mi şekillenmeliyim, onların istediği gibi yoksa kendi süslediğim o yolu mu yürümeliyim? Zaman zaman hangimiz sorgulamıyor ki kendi özümüzü, kim olduğumuzu, nasıl biri olduğumuzu neleri sevip nelerden haz etmediğimizi … Kendimizi tanıma fırsatı bulamadan yer aldığın çevreden edindiğin izlenimlerle aslında hepimiz bize biçilen o rolü oynarız belli süre, sonra… Sonrası meçhul kimimiz kendimizi bulmak için başlarız aranmaya kimimiz kabulleniriz. Ama hepsinde önemli olan mutluluk… Hangi sen mutlu ediyorsa seni o sende mutlu olmak aslolan. Bazen de yaptığımız iyiliklerle içimizdeki iyinin ortaya çıktığını, kötülüklerle kötü tarafımızın fışkırdığını görürüz. Hepsi içimizdedir. Hep demişimdir. Net iyi ya da net kötü yoktur, aslına bakarsan hepimiz grinin tonlarıyız. Kimimiz koyu gri kimimiz açık gri, özüne bakarsan hepimiz insanız bu fikre sığınıp affedici olmakta fayda var… Farkettiyseniz incelemenin başından itibaren sorgulama içerisindeyim çünki bu kitap sana sorgulaman gerektiğini öğretiyor, en başta kendini sonra çevreni, hayatında yer alan her bir bireyi… Kitap halinden memnun bir adamın küçük bir eleştiriyle karmaşıklaşan hayatını anlatıyor ve bu küçük eleştiri gittikçe büyüyor, genişliyor, yayılıyor bireyden bireye geçiyor. Hep böyle değil midir zaten insanlar kendilerindeki alçalmayı bastırmak için karşısındakini küçültür ve bu durum böyle yayılır. Oysa ki yüceltmekte aynı etki yaratır, bence onu da denemek lazım… “Birbirinizden ve bir başkasından, en ufak bir hisle , bir dakika içinde şüphelenebilirken, nasıl da kendinizden emin olabiliyorsunuz ?” Bu alıntıyı özellikle altını çizerek paylaşmak istedim. Çünki her zaman bildiğimiz emin olduğumuz doğrular gerçek olmak zorunda değil, aslında hepimiz karşımızdaki insanlardan saniyeler içinde şüphe tohumuna düşerken kendimizin uyguladığı adımların bu derece doğru adım olduğundan emin olmadan “acaba” desek bir kaç saniye de olsa düşünsek sizce de insan ilişkileri daha kolaylaşmış olmaz mıydı? Kitabın bana etki ettiği düşünceleri nacizane dile getirdim, buraya kadar gelip okuduysanız teşekkürü borç bilirim. Sahi merak ediyorum da hiç kendinize sordunuz mu “Ben kimim?” diye ve ne yanıt aldınız ?
Biri, Hiçbiri, Binlercesi
Biri, Hiçbiri, BinlercesiLuigi Pirandello · İthaki Yayınları · 20214,034 okunma
·
3.718 görüntüleme
Kalbivera okurunun profil resmi
Allah kainatı ve insanları niçin yarattı? Kainat ve insanlar neden var? Bu sorunun biri Allah’a, diğeri insanlara dönük iki yönlü cevabı vardır. Rabbimiz açısından düşündüğümüzde şunları söyleyebiliriz. Allah hiçbir sıfatını sonradan kazanmış değildir. O’nun bütün sıfat ve özellikleri kendisiyle birlikte hep vardı ve var olmaya devam edecektir. Rabbimizin sıfatlarından biri “hâlık” yani “yaratıcı” olmasıdır. Allah yaratandır ve yaratıcı olduğu için kâinatı ve insanı yaratmıştır. Yoktan var eden bir varlığa “neden yarattın” denilemez. Bu güneşe neden ışığın var demek gibi bir şeydir. Güneş ışık saçan bir varlıktır, o nedenle ışığı vardır. Bir sanatçı, sanatçılık özelliği sebebiyle sanat eserleri meydana getirir ve sanatının görülüp bilinmesiyle sanatçı olarak anılır. Ona “sen neden sanatçısın, neden sanat eseri yapıyorsun” denilemez. İnsan akıl sahibi, düşünebilen bir varlık olarak herhangi bir gezegen hakkında düşünebilir. Düşündüğü zaman “gezegenler hakkında neden düşünüyorsun” denilemez. Düşünmek isterse düşünür. Düşünmediği zaman bu onun düşünen bir varlık olması özelliğini yok etmez. Allah da yaratıcı olmasının ayrılmaz parçası, yaratıcılık sıfatının bir sonucu olarak kâinatı ve insanları yaratmıştır. Yaratmayı dilemeseydi bile, bu O’nun yaratıcılık özelliğinden hiçbir şey kaybettirmezdi. Rabbimizin bir diğer sıfatı “rahman” yani “yaratılmışlar hakkında hayır ve merhameti tercih eden” olmasıdır. Allah sonsuz merhamet sahibi olmasının sonucu olarak insanı var etmiştir. Var olmak bir nimettir. Dünyadaki insanlara sorulsa neredeyse tamamı yok olmak yerine var olmayı seçer. Rabbimiz insanı var olmakla şereflendirmiş ve ona değer vermiştir. Bu O’nun rahmetinin sonucudur. İnsan açısından düşündüğümüzde, Kur’an’ın ifadesine göre o yeryüzünün halifesi olarak yaratılmıştır. İnsanın yeryüzünde halife olmasını, Allah’ın mülkünde O’nun iradesi ve talimatına uygun bir şekilde yaşamak olarak anlayabiliriz. Rabbimiz hiç kimseye gücünün yetmediği bir sorumluluk yüklemeyeceğini ifade eder. İnsan “emanet” yani akıl ve iradesi ile yeryüzünde Allah’ın düzenini korumak için sorumlu tutulmuştur. Yeryüzünde Allah’ın iradesini gerçekleştirmek için görevlendirilmiş ve varlık kategorisinde diğer yaratılmışlara üstün kılınmıştır: “Andolsun ki biz insanoğlunu şerefli kıldık. Onları karada ve denizde taşıdık. Kendilerini en güzel ve temiz şeylerden rızıklandırdık ve onları yarattıklarımızın birçoğundan üstün kıldık.” Rabbimiz irade sahibi olan insanı diğer varlıklardan ayrı tutmuştur. İnsan ve cinler dışındaki varlıklar, yaratılışı gereği sürekli olarak Allah’ı yüceltirken insan seçim yapma konusunda özgür bırakılmış ve ondan kendi hür iradesiyle Allah’ı bilmesi ve O’na kulluğu tercih etmesi istenmiştir. Bununla birlikte insan, Allah’ı bilmek, tanımak ve O’na kulluk etmek için yaratılmıştır. Allah Kur’an’da, insanları ve cinleri sadece kendisine kulluk etmeleri için yarattığını  açıkça ifade eder. Kulluk, bilmek ve tanımak için gösterilen çabayı da içine alır. Dolayısıyla insan bu çabayı gerçekleştirmediği, buna aykırı bir yaşam sürdüğünde yaratılışına ters davranmış olur. Bu yüzden de huzursuzluk duyar, diğer seçenekler onun tatmin olmasını sağlayamaz. Bir diğer ayette Rabbimiz insanlardan hangisinin daha güzel davranacağını sınamak için ölümü ve hayatı yarattığını söyler. Yani insanlar imtihan edilmek için yaratılmıştır. Sonuç olarak Kur’an’da yaratılış bir amaç ve anlamla ilişkilendirilmiş, Rabbimiz kâinatı ve insanı boşu boşuna ve anlamsız bir şekilde, başıboş bırakılmak için değil, bir amaç uğruna ve bir anlam çerçevesinde yarattığını ifade etmiştir.
Ramazan YIPRAMAZ okurunun profil resmi
Bence ben bulunabilen birleyen değil inşa edilen bir şey olmaya başlayınca da sahiplenilen
Arif KEMİK... YAZAR ve ŞAİR... okurunun profil resmi
İnsan hep bir anlam arayışında hayatı boyunca merak ediyorum kaç insan buna ulaşabilmiş.
Merube okurunun profil resmi
Ulaşamaksa da o yolda olmakta, ilk önce kendimizi anlamlandırmakta çok önemli sanki 🍀
4 sonraki yanıtı göster
Erhan Öztürk okurunun profil resmi
Öncelikle ben tesekkur ederim Sayayenizde kitabi okumaya gerek kalmadi genis bir acidan inceleme yapmissiniz Emin olun herkes hayatinin bir döneminde bu soruyu kendine sormuştur. benimde cok sordugum olmustur. cevap bulabildim mi tabiki hayir Cunku insanlar buyudukce degisir huyu suyu davranışları yas aldıkça degisir
Merube okurunun profil resmi
Yorumunuz için teşekkür ediyorum , bunlar kitapla ilgili benim aklımda oluşan cümleler içimden gelenler, kitapla ilgili pek bilgi yok diyebilirim. Yaş aldıkça büyüme ve değişmeye de tamamen katılıyorum .
2 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.