Sürreal yazın türünün Türk edebiyatındaki en yetkin örneklerini veren yazarlardan birisi kuşkusuz
Leyla Erbil ‘dir. Erbil’in hikaye kitaplarında gördüğümüz çok katmanlı, özgün ve ilmek ilmek işlenmiş derin kurgulama tarzı; yer yer bilinç akışı tekniğiyle zengileştirilmiş, sadece Erbil’e ait olan onun o eşsiz üslubu
Sigmund Freud ’un Psikanaliz teorisinden yoğun izler taşıyor. Böylesine derinlikli ve imgesel eserleri anlamak için okurun herhangi bir esere gösterdiğinden çok daha fazla çaba ve katılım göstermesi gerekiyor.
Ne yazık ki Leyla Erbil Türk okuru tarafından anlaşılamamış bir yazar. Özellikle 1000 kitap uygulamasında gözlediğim kadarıyla okur kitlesi sürreal tarzda eser okumayı bilmiyor. Bilmediği için de anlamıyor, anlamayınca da eseri bir kenara fırlatıp onu taşlamaya başlıyor. Oysa Leyla Erbil bırakın Türk edebiyatını, Dünya edebiyatı çerçevesinde başyapıt olarak nitelenebilecek eserler yazmış, çeşitli yazın türlerine -özellikle roman ve hikaye- yenilik getirmiş eşsiz bir yazardır. Ana dili Türkçe olduğu için okurun kendisini şanslı hissetmesine sebep olacak ölçüde yetkin ve yaratıcı kullanmıştır Türkçeyi.
Okurun okuduğundan çok ek okuma yapmasına ihtiyaç olan bazı kitaplar vardır. Erbil’in kitaplarının çoğu bu türden kitaplardır. Bunda elbette sürrealizm etkisinde kalmış olmasının payı çok büyük. Erbil’in
Cüce adlı novellasını okurken yaptığım ek okuma ve araştırmalar sırasında internette Cüce için yapılmış olan bir sözlük çalışmasına denk geldim (1). O zamana kadar kendi başıma yaptığım ve oldukça zamanımı alan bu ek okumalara ilaç gibi gelmişti bu sözlük çalışması. Erbil’in Türk okuru tarafından anlaşılamamış olması ve bu sözlük çalışmasına rastlamış olmam beni
Hallaç için de benzer bir sözlük çalışması yapmaya itti. Sözlük için öncelikle TDK’dan, ikincil olarak da Oxford Languages adlı sözlükten yararlandım. Hallaç için sözlük hazırlarken Erbil’in dil kullanımına bir kere daha hayran kaldım. Kullandığı her kelimenin anlamının kurguyla bütünlük içerisinde olması, bazen öylesine yazıldığı ve spesifik bir anlam içermesi için kullanılmadığını düşündüğüm kahramanların isimlerinin bile Erbil tarafından özellikle seçilmiş olduğunu farketmek çarpıcıydı benim için. Umarım diğer okurlar da bu sözlük sayesinde kelimelerin hikayelerin sürreal içeriğiyle olan bağlantısına odaklanabilir ve benim oldukça zamanımı almış olan bu ek okuma süresini minimuma indirgeyebilir. Ek olarak, bu sözlüğün interaktif bir niteliği olması beni çok mutlu eder. Bu bağlamda sözlüğe katkıda bulanmak isteyen diğer okurlar istediği zaman benimle iletişime geçebilir.
(1): sanatkritik.com/cuce-icin-sozlu...
HALLAÇ SÖZLÜĞÜ
Yatak
Eşel: Ölçek
Us: Akıl; kavrama, algılama yetisi
Eşelenmek: Bulunduğu yeri kazmak
Nen: Şey, insan dışında ağırlığı olan her türlü varlık, nesne
Tellim: Sürekli
Sevi: Güçlü sevgi ve bağlılık duygusu
Nazır: Bakan (bakmak), yüzü bir yere dönük olan, bir yeri gören
Kellifelli: Giyimi kuşamı düzgün, yaşlıca ve gösterişli
Bit: Ufak, ikili
Petro: Büyük Petro, rus çarı ve imparatoru (1682-1725)
Kereste: Görgüsüz kimse
Nuh: İnatçı kimse, peygamber
Pufla: Bir kuş türü, kuşun tüyleriyle doldurulmuş olan
BİLİNÇLİ EĞİNİM
Eğinim: Kişinin ruhsal ve bedensel isteklerinin ortak adı
Gücem: Zorunda bırakma, zorlama
Orlon: Görünüşü ve ele gelişi ipeğe benzeyen bir yapay dokuma ipliği.
Özdenlik: İçtenlik
Özveri: Bir ülkü, bir erek uğruna ya da gerçekleştirilmesi istenen herhangi bir şey için kendi yararlarından vazgeçme erdemi.
Erek: Gerçekleştirilmek üzere tasarlanan, ardından koşulan, ulaşılmak, erişilmek istenilen şey.
Alelade: Sıradan, bayağı, olağan
Rüstem: Herakles’in İran mitolojisinde karşılığı olan, iri ve güçlü yapılı mitolojik varlık. İriliğinden dolayı doğurulurken annesinin karnının yarıldığı söylenir. Hiç yenilmemiş bir güreşçi olarak tasvir edilir.
Belma: Sakin, telaşsız kimse.
Trik: Hile
Erinç: Hiçbir üzüntüsü, acısı, tasası, eksiği bulunmama durumu
Dirim: Yaşam
Durgan: Hane, ev
Akçıl: Ağarmış, rengi atmış
Sin: Gömüt, mezar
Günü: Kıskançlık
Yenişmek: Bir ötekini yenmek
Betik: Her türlü yazılı şey
Yeis: Umutsuzluktan doğan karamsarlık, umutsuzluk, üzüntü.
Prokofyev: 1891-1953 arasında yaşamış ünlü Rus müzisyen, piyanist
Jose Celement Orozco: Meksika Rönesansı olarak adlandırılan hareketin en önemli isimlerinden, ünlü bir muralist (duvar ressamı), nakkaş. Meksika Devrimi lideri olan Emilio Zapatista ile devrim hareketini betimleyen “Zapatistas” ve “Zapatista’s Marching” adlı tablolar yaptı.
Zapatistas: Adını Meksika Devrimi’nin lideri olan Emilio Zapata’dan alan devrimci bir grup. Zapata suikast sonucunda öldürüldü.
Patiska: Çoğu pamuktan dokunmuş sık ve düzgün bez
Acun: Dünya
Yakamoz: Denizde balıkların veya küreklerin kımıldanışıyla oluşan parıltı
Kadit: Çok zayıf
İçre: İçinde
Kırmandal: Melez
Panaz: Sersem, Yoksul
Fransızca Tümceler ve Kelimeler
Une second mademoiselle (Bir saniye bayan)
Oui (Evet)
Directeur (Müdür)
Mais il y a beaucoup d'argent! (ama çok para var)
Pourquoi (neden)
Non (hayır)
Fouette (Kamçılamak, kamçı gibi savurmak anlamına gelen fransızca sözcükten (fouetter) gelen bir bale terimidir)
ÖYKÜSÜZ
Günücü: Kıskanç
Peyami: Haber veren, bilgili
Kıpı: An
Nuran: Aydınlık, ışıklı
Backhaus: Wilhelm Backhaus (1884-1969), Alman piyanist.
Çipil: Kirpikleri dökülmüş, ağrılı göz
İpil ipil: Parlak bir ışıkla yanarak, bir sönüp bir parlayarak
Şorlamak: Su vb. `şor` diye ses çıkararak akmak
Kösnü: Şehvet
SARHOŞ YAŞANTILAR
Vatman: Tramvay sürücüsü
Salkı: Dolambaçlı, biçimsiz
Çıkın: Bir beze sarılarak düğümlenmiş küçük bohça, çıkı
Tansık: İnsan aklının alamayacağı, şaşırtıcı, olağanüstü olay, mucize
Değimli: Liyakatli
Yeğin: Zorlu, baskın, katı, iyi, şiddetli
Dincelmek: Dinçleşmek
Şuh: Neşeli ve serbest
Puluç: Cinsel gücü olmayan (erkek).
Sayrı: Hasta
Anık: Hazır
Onmak: Eksiği kalmayıp gönül ferahlığına ermek, mutlu olmak, mesut olmak, şifa bulmak
Sakırtı: Korkudan veya soğuktan titreme
Keltenek: Eski ve kötü giyimli adam
Pıtrak: Çok taneli, sık
Hallaç: Yünü, pamuğu yay veya tokmak gibi bir araçla kabartma, ditme işini yapan kimse, atımcı
GÜNDELİK
İçrek: Belirli bir insan topluluğunun dışında kimseye bildirilmeyen, yalnızca sınırlı, dar bir çevreye aktarılan (her türlü bilgi, öğreti), bâtıni, ezoterik, dışrak karşıtı
Alaturka: Eski Türk gelenek, görenek, töre ve hayatına uygun, Doğuluca, alafranga karşıtı
Avurtlamak: Yüksekten atmak
Charles Despiau: Fransız heykeltıraş. Assia adlı bir eseri bulunmakta.
Glissade devant (ön kayma)
Glissade derriere (arka kayma)
BALTIK
Baltık: Baltık Denizi'ne kıyısı olan ülkeler ve bu ülkelerin halkı
Ağu: Zehir
Dokunca: Kötülüğe yol açan, sağlığı bozan şey
Ası: Başka bir kimseden ya da bir şeyden birine ya da bir şeye gelebilecek yarar.
Çıdam: Sabır
Gönenmek: Mutlu, mesut olmak, rahat bir hayat sürmek, sevinç duymak, sevinmek, abat olmak
Enez: Hantal, vurdumduymaz
DİKTATÖR
Hıdır/hızır: Kuran’da adı geçen, İslam geleneklerinde yer alan, ölümsüz olduğuna ve darda kalanların yardımına koştuğuna inanılan bir ulu, kutsal kişi
Hüsrev: Padişah
Somya: Şilteyi taşımaya ve ona esneklik vermeye yarayan yaylı kerevet
ÜÇ ARKADAŞ YA DA OYUN
İslim: Gücünden yararlanmak için elde edilen buhar, istim; hemen gidecek durumda bulunmak
Yağılık: Düşmanlık
Artam: Yararlı olan, beğenilen üstünlük, erdem
Çaşıtlık: Casus
Göyünmek: Üzüntüden ağlar duruma gelmek
Battemen Tendu (Bir bale figürü)
Giselle (Romantik bir bale eseri)
HALLAÇ
Şambaba: Bir tür hamur tatlısı, baba tatlısı, şambabası
Bella Cohen: James Joyce’un Ulysses adlı eserinde bir karakter
Palan: Genellikle eşeklere, bazen de atlara vurulan, kaşsız, enli, yayvan ve yumuşak bir tür eyer
UĞRAŞSIZ
Gauguin: Fransız Ressam (Paul Gauguin)
Külhan: Hamamları ısıtan, hamamın altında bulunan kapalı ve geniş ocak, cehennemlik
HallaçLeyla Erbil · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2013403 okunma