Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

336 syf.
·
Puan vermedi
Veee kestik! Bu kadar millet! Gerisi okurun hayal gücüne kaldı...
youtube.com/watch?v=-6nwaYX... Açgözlülüğüm ile sepetimi doldurmaya çalıştığım bir dönemde karşıma çıkan Soytarı kitabı; Yüksel Yayınevinden çıkmış ve 1944 birinci baskısının çevirisi Hasan Ali Ediz tarafından yapılmış. Kitap toplamda 150 sayfadan oluşmakta. Çeviri dönemin dil kullanımına göre yapılmış bu yüzden okurken garipsediğim ancak beğendiğim kelimeler, ekler, bağlaçlar vardı. Sararmış ve yıpranmış sayfalarıyla kitabı elime aldığımda, 12-13 yaşlarımdaymışım da sıcak bir yaz günü babaannemin kerpiç evinde sıkıntıdan etrafı kurcalarken, babamdan veya amcamdan kalma eski kitaplardan birisini, duvara gömülmüş ve perdeyle gizlenmiş bir dolaptan bulmuşum da heyecanla sayfalarını karıştırıyormuşum hissini yaşattı. Daha önce yazarın
Çocukluğum
Çocukluğum
,
Benim Üniversitelerim
Benim Üniversitelerim
ve
Ekmeğimi Kazanırken
Ekmeğimi Kazanırken
kitaplarını okumuştum. Rus edebiyatından okuduğum birçok esere konu olan sıradan karakterlerin çektikleri sıkıntılar, fakirlik, gelecek kaygıları gibi konuların yanında içerisinde bulundukları aile yapısı ve günlük hayatları bakımından da bizlere çok benzer yaşantılar anlatıldığından olsa gerek, bu eserleri diğerlerine nazaran daha içten bulmuşumdur. Daha önce farklı bir incelemede de hikaye kitapları ile aramın olmadığını belirttiğimi hatırlıyorum. Anlatılan konulardaki yarım kalmışlık hissini sevmiyorum. Özellikle yazarın, bana göre hiç olmayacak bir yerde anlatmayı bırakıp, devam etmemeye karar vermesi ve işte hepsi bu kadar gerisi size kalmış ne yaparsanız yapın demesi, biz okurları dipsiz bir kuyuya atmaktan farksız geliyor bana. Ne anlatıldığının yanında nasıl anlatıldığı da pek tabii önemli ancak en güzeli ikisi bir bütün oluşturduğunda olmaz mı, ne dersiniz? Ancak kitabın ön sözünde Hasan Ali Ediz bizlere hikaye yazmanın öneminden ve yazmaya yeni başlayacak kişilerin neden hikaye yazmakla işe başlamaları gerektiğinden kısaca bahsediyor. Hatta bu tip kişileri Maksim Gorki okumaya yönlendirmek gerektiğini de söylemeden geçmiyor. Her türde olduğu gibi bu tür bir kitapta da yazarın başarısı ve içeriğin kalitesi okumayı sevdiriyor sanırım. Tüm önyargılarıma rağmen, toplamda 15 kısa hikayeden oluşan Soytarı kitabındaki birçok hikayeyi etkileyici bulduğumu söylemem gerek. Yazarın tarzını sevdiğimden mi, uygun ruh hali içerisinde olduğumdan mı bilinmez kitabın kapağını, okuduğuma memnun bir şekilde kapattım. Özellikle "Bir masal" hikayesinde anne olmanın zorluklarını çok ustaca betimlemiş yazar. "Muharrir ve Şeytan" hikayesinde bir yazarın öldükten 4-5 yıl sonra arkasından yaşananları, eşini görmesi ve hayatın geçiciliği, unutulmanın verdiği his anlatılıyor. Yazar bazı hikayelerinde bizleri, çocukların başına gelmiş kötü olaylarla etkilemeye çalışmış. Çocukluğunu yaşayamamış çocukların hayatları her zaman etkileyici olmuştur, yazar da bunun farkında olacak ki birkaç hikayeyi bunun üzerine kurgulamış.
Maksim Gorki
Maksim Gorki
sevenlerin beğeneceğini düşündüğüm bu etkileyici eseri okumayı düşünen varsa tavsiye ediyorum. Keyifli okumalar.
Soytarı
SoytarıMaksim Gorki · Engin Yayıncılık · 1998771 okunma
··
109 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.