Gönderi

Bulabildiğim en gölgelikle köşede durdum ve özellikle sarsıcı bulduğum cümleleri bir kez daha okuyup altlarını çizdim: “İnsan kitleleri hayatlarını sessiz bir çaresizlik içinde yaşıyor. Basmakalıp ama bilinçdışı bir ümitsizlik, insanlığın oyun ve eğlence dediği şeylerin bile altında yatmakta.” Thoreau, bütün bu ışıkları ve curcunasıyla, saçmalıkları ve gündüz düşleriyle, izdüşümleri ve kof cepheleriyle bugünü görse nasıl bir anlam verirdi acaba? İçinde bulunduğum durum için uygun olan sözcük, depresyon değildi. Bu, keder ve tiksintiyi içinde barındıran, insanlıktan çok uzak bir düşüştü: zamanın başlangıcından bu yana bütün insanlığı ve bütün insani çabaları tüketen hasta, sırılsıklam bir bulantıydı. Biyolojik düzenin insanı kıvrandıran iğrençliğiydi. Yaşlılık, hastalık, ölüm. Kimsenin kaçma şansı yoktu. Güzel olanlar bile çürümek üzere olan yumuşamış meyveler gibiydi. Ve yine de insanlar hâlâ bir şekilde düzüşmeye ve üremeye ve mezara girecek yepyeni yemler doğurmaya, sanki bu kurtarıcı ya da iyi ya da hatta ahlaken takdire şayanbir şeymiş gibi ızdırap çekmeye devam ediyorlardı: kazanma ihtimali olmayan bir oyuna daha çok masum yaratığı sürüklemek. Çoğu insan bu çıkmazın altında yatan temel vahşetin, bazen bir nebze daha gizemli ya da daha az tiksindirici görünmesini sağlayan incecik, dekoratif ciladan ve ustalıkla hazırlanmış sahne ışıklarından memnun görünüyordu. Ama güçlü bir ışık altında bakınca üstünü kapatabileceğimiz uygun bir koza yoktu. Her şey yitip gitmişti, bense unutulmuştum: yanlış evde yanlış aileyle olmamın yarattığı zihin karışıklığı beni tüketiyordu, bu yüzden günlerce uyumasına izin verilmeyen sorgudaki bir mahkum gibi mahmur, sarhoş gibi sersemdim, dokunsan ağlayacaktım. Bay Beeman, sorunlarla güzel başa çıktığımı düşünüyordu. İnleye inleye ağlamıyordum, camlara yumruğumu geçirmiyordum ya da benim gibi hisseden insanların yapabileceklerini düşündüğüm şeylerin hiçbirini yapmıyordum, orası kesindi. Ama bazen, ansızın, keder beni nefes nefese bırakan dalgalar halinde üzerime çullanıyordu ve o dalgalar geri çekildiğinde, kendimi acı bir enkaza bakarken yakalıyordum.
·
373 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.