Gönderi

128 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
5 günde okudu
Aynı tarihlerde birbirinden habersiz bir erkek ve kadının günlük yazmaya başladığını düşünün. İkisi de farklı nedenlerle günlük yazarlar ve bir gün yolları bir şekilde kesişir. Öncelikle bu kitapla ilgili şunu söylemem gerekiyor farklı bir düzene sahip. Sayfanın sol kısmı erkeğin anlatımından, sağ kısmı kadının anlatımından oluşuyor. İsterseniz ilk önce sol tarafı okuyup kitabı bitirip sonra sağ kısmı okuyabilirsiniz. Ben tarihlere göre hareket ettim yani örneğin önce sol taraftaki 9 Kasım, sonra sağ taraftaki 9 Kasım’da yazılanları okudum. Bu şekilde ilerledim. Kitapta en sevdiğim noktalardan biri çeşitli olaylara yer vermesi oldu. Aşk, ailevi sorunlar, tarihin kritik dönemleri.. Çoğu olaylar yer alıyordu. Ayrıca aynı gün içerisinde benzer olaylara kadınların ve erkeklerin nasıl tepkiler verdiği, neler düşündüklerini de yansıtıyor. Kendim de senelerce günlük tuttuğum için de bu kitapla aramızda güzel bir bağ oluştuğunu düşünüyorum. Hem kadın hem erkek ailevi sebeplerden dolayı çok sıkıntı yaşamıştır. Bir yanları bu nedenlerden dolayı kırgındır. Ayrıca kadının abisinin aşkının adı Suzan’dır. Bu nedenle kitabın ismi de Suzan Defter’dir. -İPUCU İÇERİR- Derya’nın yaşadıkları: Babası, annesi ölünce onlardan habersiz bir başkasıyla nikah kıymıştı. Bir de bu kadından çocuk yapmıştı. Abisi bir dönem hapse düşmüştü ve abisini çok seven Suzan vardı. Suzan yaşadıklarını, hislerini deftere yazıyordu. Günlük tutuyordu. Derya da günlük tutmaya karar vermişti. Daha gençti. Babası da babaannesi de bir süre sonra ölmüştü. Bir süre sonra Suzan da hayatlarından çekip gitmişti. Abisi onu çok üzmüştü çünkü. O da kendine iş bakıyordu, bir evleri vardı. Onu da satmayı düşünüyorlardı. Bir gün Suzan’la karşılaşmışlardı. Birbirlerini görmezden gelmeye çalışsalar da sarılıp ağlamışlardı. Suzan abisini hayatından çıkardığını belli etmeye çalışıyordu ama ağlamasına da engel olamıyordu. Bu olay üzerinden 3 sene geçmişti. Derya bir daha Suzan’ı görmedi. Derya, ev ilanlarına baktı ve biriyle görüşmek istedi. Evi alacak parası olduğundan değildi, sadece bir eve sahip olmak, içinde ilerisini düşünmenin nasıl bir his olduğunu tatmak istiyordu. Ekmek Bey’in evine bakmaya gitti. Ekmel Bey, günlüğü yazan kahramanımızdı ama kendisini Suzan olarak tanıttı. İkisi konuştular, evdeki manolyadan bahsettiler. Sohbet sohbeti açtı. Ekmel Bey ona bir daha gel diyordu. Evi alacak parası olmasa da. Derya para karşılığı onunla arkadaşlık etme teklifine şaşırmıştı. Ama bunu kabul etmemişti. Yine de Ekmel Bey’in yanına gidiyordu, onunla sohbet ediyorlardı. İkisinin bu kadar anlaşmalarının sebebi ikisinin de geçmişlerinin sıkıntılı olmasıydı belki de. Abisi şimdi Tülay ile evliydi, Tülay’ın kardeşi Tuncay da Derya ile evlenmek istiyordu. Ama Derya istemiyordu onu. Cihan diye biriyle bir evlilik yapmış sonra da boşanmışlardı. Suzan’ı özlüyordu o. Abisi Türkmenistan’a çalışmaya gittiğinde bir gün ayrılmıştı Suzan’dan nedeni olmaksızın. Babası da onda derin yaralar açmıştı. Derya, Tuncay, Tülay ve Derya’nın abisi yemeğe gittiler. Derya, Suzan’ın bugün doğum günü olduğunu söyledi. Masadaki herkes bozuldu. Derya olayı kapamaya çalıştı, abisi gençlik aşkı diye geçiştirdi. Derya 15 sene süren bir şey nasıl gençlik aşkı olabilir diye sordu. Suzan bir şekilde konuşuluyordu hâlâ. Ama abisinin çoktan çocukları bile olmuştu. Cihan ile boşandıkları zamanı hatırladı. Askında Cihan’la arasına abisi dolayısıyla mesafe koymuştu. Çünkü önceliği hep abisiydi. Abisi Cihan’ı hiç sevmemişti, ondan koca olmaz demişti. Derya da sanki abisini haklı çoksamak istiyordu. Şimdi ne Cihan kalmıştı ne de abisiyle eski yakınlığı. Abisi bir gece geldi ve Suzan’ı unutamadığını söyledi ona. Gittiğinde de unutmak için ne kadar uğraştığını. Cihat’ı istememesinin bir sebebi de buydu. Suzan ve abisinin arasındaki şey onların arasında yoktu. Ama artık bir karar vermişti Derya, bir daha Suzan’ı anmayacaktı. Suzan’ı unutacak ve hayatına böyle devam edecekti. Tülay’ı sevmeye çalışacak, abisinin yanında çalışacak ve böyle olacaktı. Kendini bulmuştu, bu ilişkide üçüncü kişi olmayacaktı artık. Suzan yoktu, yoktu. Son kez Ekmek Bey’in evine gitti. Bir daha gelmeyeceğini söyledi, anlatacak bir şeyi yoktu. Kendini de bulmuştu. Veda vaktiydi. İsmini söylemek istemeyen adamın yaşadıkları: Evlenmiş sonra da boşanmıştı. Bir kızı vardı, adı Bilge’ydi. Ama pek görüşmüyorlardı. Karısıyla arası hiçbir zaman tam olarak iyi olmamıştı. Bilge doğduğunda karısı Bilge’yle ilgili her şeyi yazmıştı. Doğumunu, ilk adımını, dişinin çıkmasını, düşmelerini, onun hayatındaki insanları… Bir tek onu yazmamıştı. Bunun sebebini anlayamamıştı. Bir ev vardı, onu satmayı düşünüyordu. Babası da ölmüştü, pek kimsesi yoktu. Çalıştığı büro kapanmıştı. Bu defter bittiğinde o da ölmek istiyordu. Abisi vardı, kahvehane açmıştı. Ama o kahvehanede kumar oynuyordu. Derya kendini Suzan olarak tanıtıp evi görmeye gelmişti. Aslında bir sürü kişi evi görmeye geliyordu. Kahramanımızın evi satmaya niyeti yoktu ama birileriyle konuşmak ona iyi geliyordu. Özellikle Suzan ile konuşmak ona iyi gelmişti. Tekrar gel diyordu. Suzan tekrar geldiğinde kahramanımız ona para karşılığı arkadaş olmasını teklif etti. Onun konuşmaya ve dinlemeye ihtiyacı vardı. Suzan düşünmek istedi. Babasının kaderini yaşıyordu kahramanımız. Annesi babasını sevmemişti hiç, hep kavga ederlerdi. Onu da karısı hiç sevmemişti. Hep yalnızlık hep sıkıntı olmuştu hayatında. Bu nedenle onu dinleyen ve onunla konuşan Suzan ona çok iyi gelmişti. Babası annesini aldatmıştı, dayanamamıştı artık umursanmamaya. Kendisi de karısını aldatmayı denemişti ama başaramamıştı. Karısı öğrense umursar mıydı? Bu da bilinmezdi. Derya, ona Suzan’ın hikâyesini anlatmıştı. Suzan’ın yaşadıklarını kendi yaşamış gibi hissediyor ve asıl kendinden de bahsediyordu. Kahramanımızın da dikkatini kardeş çekmişti. İlişkide olan üçüncü kişi kız kardeş. Her zaman üçüncü kişiydi o, ilişkide vardı ama. Kahramanımız da ona ailevi sorunlarını anlatmıştı. Hiçbir zaman baba oğul olamadıklarını, kendi babasının da dedesiyle baba oğul olamadığını. Suzan bir süre gelmemişti, bir gün geldi. Ona veda etti, şaşırmadı kahramanımız. O da defterinin sonuna gelmişti, bitmesine az kalmıştı. Hep aynı şeyleri yazmıştı belki ama bitiyordu işte. Ölümünün ölçütü, o defterdi. Ben en çok Derya’nın abisine sinirlendim. Sevgi fazla geldi diye ayrılmak nedir ya. Kız da kaldı öylece. Ekmel Bey’in de Derya’nın asıl kimliğini öğrenmesini isterdim. İkisinin de birbirine iyi geldiğini düşünüyorum. Genel olarak kitabı sevdim ve Ayfer Tunç okumaya devam edeceğim.
Suzan Defter
Suzan DefterAyfer Tunç · Can Yayınları · 202213,2bin okunma
·
178 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.