Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Bilim ve Teknik, Pietro Corsi
Avrupa’nın Geri Kalan Kısmında Bilimsel İlerlemeler * İskenderiye geleneği * İtalya yarımadası V ila X. yüzyıllar arasında teknik ve tarım alanındaki bazı önemli yenilikler dışında bilim ve teknik alanında böyle bir genel çöküş döneminden geçerken, son 20 yılda yürütülen araştırmaların katkısıyla, Avrupa’nın geri kalan kısmında, Akdeniz’de ve Doğuda son derece ilginç gelişmelerin yaşandığı görülmektedir. İrlanda’dan İspanya’ya, eskiden Batı Roma İmparatorluğu’na ait olan topraklarda başarılı bir şekilde yayılan manastır ağı sayesinde felsefe, doğa bilimleri ve teknik alandaki Yunan-Roma gelenekleri öğretim uygulamaları ve ansiklopedik derlemeler yoluyla ayakta kalır. Akdeniz havzasında İskenderiye’nin 641’de Arapların eline geçmesi Bizanslıların hem bu kent hem de bölge üzerindeki 300 yıllık egemenliğine son verir, ama kenti antik dünyanın bilgi başkentlerinden biri haline getirmiş olan teknik ve bilimsel geleneğin çöküşüne yol açmaz. Müslüman istilacılar hem İskenderiye’ye hem de VII ila VIII. yüzyıl arasında hızla ele geçirdikleri bölgelere din ve kamu alanında geniş özgürlük tanırlar ve Helenistik ve Yunan kültürlerinden devralınan bilimsel ve teknik bilgilere yoğun ilgi gösterirler. Arap biliminin ve tıbbının zirveye ulaştığı dönem antikçağın keşiflerinin hem devamını getirir, hem de o keşiflere göre yeniliklerle doludur. Felsefe, matematik, tıp ve doğa bilimleri alanında Yunanca ve Latince yazılmış klasik eserlerin Arapçaya tercümesi konusunda haklı olarak çok şey yazılmıştır. Müslümanların Hint yarımadasında gerçekleştirdiği fetihlerin eseri, yani Mısır’dan Suriye’ye, İran’dan İspanya’ya kadar Akdeniz havzasında var olan bilimsel bilgilere astronomi, matematik ve tıp alanında keşiflerin de katılmış olması konusunda ise daha çok araştırma yürütülmesi gerekir. * Arap bilimi * VIII ila X. yüzyıllar arasında gelişmiş olan Arap bilimi, birçok açıdan geçmişin sentezini temsil eder ve Çin’in de etkisi altında Hindistan’da gelişmiş bilgi türleriyle sıra dışı bir diyalog kapasitesi sergiler. Her ne kadar Arap bilimleri konusunda çalışan araştırmacıların son yıllarda ileri sürdüğü aşırı milliyetçi tezler -XIV ve XVII. yüzyıllardaki Batı biliminin tamamının büyük ölçüde Arap bilim adamları tarafından önceden geliştirilmiş olması- haklı olarak şaşkınlığa yol açıyorsa da, Afganistan gibi, günümüzde önemli bilimsel araştırma merkezleri olarak tarif edilmesi zor olan bazı bölgelerin IX ila X. yüzyıllar arasında astronomi ve matematik alanında büyük yeniliklere sahne olduğu inkâr edilemez. Ayrıca o dönemde hem Batıda hem de Doğuda yürütülen bilimsel çalışmaları günümüzdeki bilim kavramıyla karşılaştırmanın zor olduğunu da vurgulamak gerekir. İslam dünyasında olduğu gibi Akdeniz bölgesinde de astronomi ve astroloji genelde birbirinden ayırt edilmez, farmakoloji, tıp ve kimya uygulamaları arasında veya büyüyle ahlaki görüşler arasında bir sınır hattı çizmek zordur. Doğu Roma İmparatorluğu ve başkenti Byzantium da erken ortaçağda özellikle teknoloji ve tıp alanında büyük gelişmelere sahne olur. Güçlü Arap komşularıyla arasındaki rekabet bilgi, elyazmaları ve imalat alanında verimli bir alışverişin gerçekleşmesine engel olmaz. Byzantium ile Bağdat bazı açılardan Hindistan ve Çin’e kadar uzanan bir bilimsel ve teknik alışveriş üçgeninin iki zirvesini oluşturur. Her ne kadar Avrasya kıtasının farklı bölgeleri arasındaki kültürel ilişkiler antikçağdan beri devam etmekteyse de, IX ila X. yüzyıl arasında Hint, Pers ve Yunan dillerinde yazılmış çok sayıda metinin tercüme edildiğine ve benimsendiğine; farklı kültürler ile bilimsel bilgiler arasında kısmi de olsa bir sentez eğiliminin sergilendiğine şüphe yoktur. (Sayfa: 407-408)
Sayfa 408Kitabı okudu
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.