Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

Arap Tıbbının Kaynakları ve Kuralları
Arap tıbbının özgünlüğü * Arap (veya İslam) tıbbının ardında belli etnik kaynakları veya dini inançları kesin olarak tespit etmek mümkün değildir; bu alan İslamın etki alanına girmiş olan topraklara, halklara ve kültürlere özgüdür. Arap tıbbini tek bir modele indirgemek mümkün değildir, farklı bölgelerden ve kronolojilerden kaynaklanan farklılıklar da göz önüne alınmalıdır. VII ila XVI. yüzyıllar arasında Hindistan’dan Güney İspanya’ya kadar uzanan bölgede üretilmiş metin ve belge zenginliğinden ne yazık ki gereğince faydalanılmamıştır ve özellikle geç dönemin (XI-XII. yüzyıl sonrası) en temel metinlerinin bile eleştirel yayınları gerçekleştirilmemiştir. Arap tıbbının değerlendirilmesi için, hümanizmden itibaren yüzyıllar boyunca yaygın olan ve antikçağdan miras alınmış metinlerin tercümesinde “yeniden doğuşu”nun ve tıp uygulamalarına yenilik getirme kapasitesinin hafife alınmasına neden olan önyargıları aşmak gereklidir. Oysa Müslümanların yönetimindeki bölgenin tıbbı, antikçağa ait metinlerin ortaçağ ve Rönesans devrinde Batı ülkelerine aktarılmasında -ve genelde yenilenmesinde, yorumlanmasında ve yeniden yazılmasında- çok önemli bir rol oynamıştır. Arap tıbbı sadece kitaplara dayalı değildir, metinlerin ve uygulamaların karmaşık ve özgün bir şekilde birbirine örülmesinden oluşur; bu bileşime Pers veya Hint gibi, klasik antikçağda pek tanınmayan kültürlerden de elde edilen katkılar ve birbirlerinden çok farklı olup bir arada yaşayan toplulukların ve etnik grupların -Müslümanlar, Hıristiyanlar, Yahudiler, Zerdüştçüler ve diğerleri- yaşam biçimlerini tıp alanında standart hale getirme ve kontrol altına alma gereksinimi de dahildir. Arap yarımadasında sıtma ve glokom gibi bazı hastalıklar tarih boyunca tekrar tekrar görülür, İslam öncesi kültür bazı temel tıbbi ve cerrahi bilgileri içerir ve İslam’ın ortaya çıkışı tedavilerle ilgili inanışlarda ve uygulamalarda büyük bir değişime yol açmaz. Peygamber Hz. Muhammed’in tıp ve temizlik konusundaki doktrini, ona atfedilen, ama aslında VIII. yüzyıl sonu ile IX. yüzyıl arasında derlenmiş gelenek veya öğretiler olan hadislerde yer alır; hadisler daha sonraları “Peygamber tıbbı” ile “Helenistik,” yani pagan olup şüpheyle bakılan tıp arasındaki kıyaslamada önemli rol oynayacaktır. Bilimsel tıptan edinilmiş bazı kavramlarla kaynaşmış olan dini tıp XIV ila XV. yüzyıllarda kayda değer bir gelişim dönemi geçirir. Hadislerin yorum zorluğunun en ünlü ve ses getiren örneklerinden biri, hastalıkların bulaşıcılığının kabulüyle ilgilidir; bazılarının bu kavramı kabul edip bazılarının reddetmesi, XIV. yüzyılda Akdeniz bölgesinde yayılan karantina ve tecrit uygulamalarının yetkililer tarafından benimsenmesini zorlaştırmıştır. (Sayfa: 492-493)
Sayfa 493Kitabı okudu
·
40 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.