Gönderi

SEVGİNİN 3 TÜRÜ Masumi Toyotome'ye göre sevgi 3 türlüdür. Birincisinin adı 'eğer türü sevgi' . Belli beklentileri karşılarsak bize verilecek sevgidir bu. Eğer iyi olursan annen seni sever. Eğer başarılı ve önemli bir kişi olursan seni severim. Eğer eş olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim. To- yotome "En çok rastlanan sevgi türü budur." diyor. Bir şarta bağlı sevgi. Karşılık bekleyen sevgi... "Sevenin, istediği bir şeyin sağlanmasının karşı- lığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür bu. Nedeni ve şekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır." Yazara göre evlilik- lerin pek çoğu 'eğer' türü sevgi üstüne kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki a- bartılmış, romantik görüntüsüne aşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, kırıklıkları başlıyor. Sevgi giderek nefre- te dönüşüyor. Maalesef en saf olması gereken anne-baba sevgisinde bile, 'eğer' türüne rastlanıyor. Aslında insanlar 'eğer' türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler... İkinci tür sevgi; 'çünkü türü sevgidir'. Toyotome bu sevgiyi şöyle tarif ediyor. "Bu tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey başardığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi sahip olduğu bir nite- liğe ya da koşula bağlıdır. "Seni seviyorum; çünkü çok yakışıklısın. Seni seviyorum; çünkü çok popüler, çok zengin ve çok ünlüsün. Seni seviyo- rum; çünkü bana o kadar güven veriyorsun ki..." şeklindeki ifadeler bu tür sevgiye örnektir. Yazar 'çünkü' türü sevginin 'eğer' türü sevgiye tercih edileceğini an- latıyor. 'Eğer' türü sevgi, bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan, büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz hoş bir şeydir. Egomuzu okşar. İnsanlar oldukları gi- bi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır; ama derin düşü- nürseniz bu türün 'eğer' türünden genelde pek farklı olmadığı görürsünüz. Kaldı ki, bu tür sevgi de yükler getirir insana. İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek nitelikleri olanlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı za- man sevenlerini artık ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yaşama sonsuz sevgi kazanma isteği ve rekabet girer. Ailenin en büyük kızı yeni doğan bebeğe içerler. Evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler. BMW ile gelen delikanlı Ferrari ile gelene içerler. "O halde bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi?” diye soruyor Toyotome. 'Çünkü' türü sevgi de gerçek ve sağlam sevgi olamaz. "Bu tür sevgi- nin güven vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var. Birincisi; "Acaba bizi se- ven kişinin düşündüğü kişi miyim?" korkusu. İkincisi de; Ya günün birin- de değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa?" korkusu. Japonya'da bir kuru temizleyicide çalışan dünya güzeli bir kızın yüzü patlayan kazan yü- zünden parçalanmış. Kız fena halde çirkinleşince nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha kötüsü, aynı şehirde yaşadığı anne ve babası onu artık ziyarete bile gitmemişler. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne kurulmuş olduğundan bir günde yok olmuş. Kız bir ay son- ra kahrından ölmüş. Japon yazar, "Toplumlardaki sevgilerden çoğu çün- kü “ türündendir. Bu sevgi kalıcılığı konusunda insanı hep kuşkuya dü- şürür.” diyor. Peki o zaman gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne? Ve işte sevgilerin en gerçeği... Nedir peki gerçek sevgi, asıl sevgi, en güzel sevgi? Üçüncü tür sevgi, 'Rağmen' diye adlandırılır. Bir koşula bağlı olmadı- ğı için, karşılığında bir şey beklenmediği için ‘eğer' türü sevgiden farklı dır bu. Sevilen kişinin bir niteliğinden değildir. Bu 3. tür sevgide insan bir şey olduğu için değil, bir şey olmasına rağmen sevilir. Esmeralda Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına rağmen sever. Yakışıklı ve zengin delikanlı da Esmeralda'yı çin- gene olmasına rağmen sever. Kişi çirkin, zavallı ve sefil de olsa sevilir. Burada insanın, iyi, çekici, başarılı ya da zengin bir konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, kötü huylarına, cahilliğine rağmen olduğu gibi o haliyle seviliyor kişi. Japon yazar "Yüreklerin en çok susadığı sevgi bu" diyor. "Farkında ol sanız da olmasanız da bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, ev, aile, ba- şarı ve ünden daha önemlidir. "Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin ne- deni, 'rağmen' türü sevgiyi şu anda yaşıyor olmanız ve bir gün bu sevgiyi bulacağınıza inancınızdır." Son sözlerinde Toyotome biraz umutsuz: "Bu- gün yaşadığımız toplumda herkesi doyuracak, mutlu edecek bu sevgiyi bul- mak çok zor. Çünkü herkesin sevgiye ihtiyacı var ve başkalarına verecek kadar fazlası kimse de yok." İnsanların kalplerinin 'rağmentürü sevgiler- le dolmasını diliyorum.
·
80 görüntüleme
OLRİCA okurunun profil resmi
Notre Dame in Kamburu 🍀
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.