Gönderi

Papatya Dergisi - Sayı 3
AYNI GÖKYÜZÜNE BAKSAK DA BULUTLARIMIZ FARKLI - DENİZ DÜLGER İki kalbin birleşmesi için gözlenen bir geminin limanında hâlâ beklemekteyim. "Neredesin? Ne yapıyorsun?" diye çok kez cevap alamadığım sorularımı yolladım gökyüzünün derinliklerine. Yalnız senden gelen iki telli bir telefona bakıyor gözlerim. Gökyüzümüz aynı, coğrafyalarımız farklıydı. Sen engin denizlerde, ben kıraç karalardaydım. Gideceğin gün ne çok ağlamıştım, gökyüzünün siyah yüzünü gösterdiğine de ateş böceği misali parlayan mayıs yıldızları şahittir. Limanın maviliğinden engin denizlere, okyanuslara çapasını salarak giden geminin ardından elim hasretle havada asılı kalmıştı. Bu el tuz kokan üniformana sarılmayı bekliyordu. Sonra da hayata adım atılacak çok imzaların kalemini tutmayı bekliyordu. Sonrası mı, sonrası işte sen orada, ben burada. Aynı hisleri taşıyan iki kalbi sığdırmaya çalıştık aynı gökyüzüne. Önce ben gittim, sonra sen gittin. Sana giderken sonsuz mavilikten engin, hırçın bir deniz bir de her sabah gökyüzünün çapaklı gözlerini açan martılarla dolu bir mavi gökyüzü bırakıyorum. Yalnız, benim gökyüzümün bulutları ile senin gökyüzünün bulutları küs, hâlâ dargın, kırılmış bilmem ne zaman ufukta barış gözükür ama limanında bekleyen bir çift el bekliyor seni, özlem, hasret, sevgi ile... Gökyüzünün maviliğindeki daktilolu günlere doğru efendim.
Sayfa 7 - Güvercin YayıneviKitabı okudu
·
67 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.