Gönderi

415 syf.
·
Puan vermedi
·
57 günde okudu
Nietzsche'nin gözyaşları ile ıslanmaya hazır mısınız?
Edebiyat, felsefe, din, aşk, ümitsizlik, yalnızlık, buhran, dibe vuruş ve yeniden doğuş....kısacası her şeyi bulabileceğiniz gerçek ve kurgunun muhteşem bir şekilde harmanlandığı bir kitap. Olayların ve kişilerin bazıları gerçek bazıları kurgu bir solukta okuyacağınız içinizden geçecek bir eser. Kitabı okurken aklıma hep yazar Jim Rohn şu cümlesi geçti aklımdan " İnsan en çok vakit geçirdiği 5 kişinin ortalamasıdır" ya da bizim meşhur atasözümüz "Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim". Ekibe bakar mısınız, Nietzsche, Dr. Breuer, Freud (o dönem tıp tahsiline devam eden ve rüyalarla ilgilenen Dr. Breuer ile sürekli bir araya gelip fikir alışverişinde bulunan genç doktor ), Paul Ree ve Lou Salome.... Böyle bir ortamda ki sohbetlerin konuşulan konuların, öne sürülen teorileri yazılan ve okunulan şiirler hepsi ayrı lezzetli, yaşanılan dostlukların ve aşkların ve hatta yaşanılan hayal kırıklıkların bile bir edebi değeri var. Nietzsche o dönem çok fazla tanınmayan henüz bir kaç kitabı çıkmış muhteşem bir filolog. Arkadaşı Paul Ree vesilesiyle Salome ile tanışır. Salome güzelliği, zekası, tavırları, havasıyla dönemin neredeyse tüm erkeklerin aklını başından alan felsefe, teoloji ve mantıkla ilgilenen genç bir kadın. Tabi onun bu rüzgarından Nietzsche ve Ree' de nasibini almış ve Salome iki arkadaşı kendine aşık ederek düşman olmalarına sebep olmuş. Nietzsche yaşadığı bu aşktan ve ihanetten sonra psikolojik olarak bir çöküş dönemine girer ve hayatını yaşanmaz hale getiren ataklarla baş etmeye çalışırken intiharı bile düşünmeye başlar. Dr. Breuer ile yolları bu yüzden kesişir. Döneminin en ünlü ve en yetenekli teşhis ve tedavi uzmanı olan bu doktoru Nietzsche'nin durumundan kendini sorumlu tutan ve vicdanen rahatlamak isteyen Salome bulur. Doktoru Nietzsche'yi iyileştirmesi için ikna eder. Kendi alaninda uzman olan ve aynı zaman psikoterapi, hipnoz ile ilgili de yeni yeni çalışmalar bu doktor ile Nietzsche bir araya geldikten sonra yapılan sohbetler ve terapiler tam bir seyir zevki yaşatıyor. Damağınızda ve dimaginizda muhteşem bir tad bırakacak. Nietzsche duvarları olan bir kara kutu. Kendini yalnızlığa mahkum etmiş ve yalnızlıktan da maksimum anlamda verim alarak felsefik olarak muhteşem yazılar ve fikirler üretmiş bir adam. Yani adam depresyondayken bile üretmiş. Çektiği acıların ve yalnızlığın kendini besleyen bir nehir olarak gördüğü içinde bu anlamda iyileşmek istemeyen çok zor bir hasta. Dr. Breuer işi çok zor migren ataklarının altındaki sebepleri ortaya çıkarmak için yepyeni bir şey deniyor ve konuşma terapisine başlıyor. O konuşmaları okurken siz de kendinizi iyileştireceksiniz ve Nietzsche'den dökülen her gözyaşı yüreğinize damlayacak. Altını çize çize okuduğum bu kitaptan kendime çıkardığım not: Nasıl başa çıkacağımızı bilmediğimiz duyguları aslında farkında olmadan bastırdığımızda içimizde kendi elimizle büyüttüğümüz bir pranga yaratıyoruz. Sonra bu prangaya kendimizi esir ediyoruz. Hayal kırıklıklarımız, üzüntülerimiz ve yaşadığımız ihanetler ve tüm bunlar neticesinde doğan öfkeyi bastırdığımızda biyolojik olarakta hastalıklar ( migren, mide ağrıları...) bizi esir almaya başlıyor. Kurtuluş kabullenmek ve ilk itirafı kendimize yapmakla başlıyor sonra Nietzsche'nin ağladığı gibi belki de bastırılan her duygu göz yaşları ile özgürlüğüne kavuşunca sen de özgürlesiyorsun ve iyileşmeye en büyük adımı atmış oluyorsun. Kendime motto edindiğim cümle : Bastırma yüzleş . Kitap içinde diyorum ki bekletme hemen oku
Nietzsche Ağladığında
Nietzsche AğladığındaIrvin D. Yalom · Ayrıntı Yayınları · 202352,9bin okunma
·
50 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.