Gönderi

Yetiş! Yetiş Fatıma! Babana..." Hz. Fatıma artık gerisini duymamıştı. "Baba demişti ya! Babacığı demişti ya! Her şeyi demişti..." Yalınayak mıydı? Onu anlamamıştı! Önemi var mıydı çakılların, dikenlerin?.. Önemi var mıydı kanayan ayakların, savrulan taşların?.. Hz. Fatıma sevgili babasının (sas) bir kılına dahi zarar gelmesini istemezdi. Bin canı olsaydı, sevgili babasının (sas) uğruna feda ederdi. Kabe'nin meydanına vardığında, sevgili babasını (sas) kutsal Kâbe'nin huzurda, alnı secdede iki büklüm gördü, Ama!.. Ama o da ne?..
·
59 görüntüleme
Muhammed Beheşti okurunun profil resmi
Öne Çıkan Yorum
Yeni kesilmiş bir devenin işkembe tersini ve pisligini biri getirip sevgili babasının (sas) sırtına koymuştu! Hz. Fatıma, var gücüyle o işkembeyi tutup bu işi yapan alçakların yüzüne doğru fırlattı. Babacığının omzundan tutup kaldırdı. Küçük elleri, zayıf bedeni sinirden titriyordu. Kabe de titriyordu, arş da titriyordu! Hz. Fatıma kendi etrafına baka baka bir, iki döndü. Öfkeyle haykırdı, sesi Kâbe'nin duvarından yankılandı. Çıt yoktu! Bu pisliği yapanlara ağır sözler söyledi yine çıt yoktu. Oysa az ötede erkek diye geçilen birileri vardı. Hz. Fatıma o yöne baktı; hiçbiri karşılık vermeden yüzlerini saklayıp uzaklaştı. Cesaret neydi? Güçlü askerlere, ölümcül silahlara sahip olmak mıydı? Yoksa siyasi ve ekonomik güce sahip olmak mıydı? Ama hayır! Cesaret, cılız ve çelimsiz, fakir ve kimsesiz, silahsız ve askersiz var olmaktı. Zalime karşı izzetli bir duruş sergilemekti. Cesaret, mazlumdan yana Davudi bir sesle haykırmaktı. Küçük cüssesiyle ve elindeki küçük taşıyla kocaman orduya meydan okumaktı. Hz. Fatıma cesaretin güç işi olmadığını, yürek işi olduğunu tarihe yazmıştı artık. Namazını bitiren Sevgili babası (sas) ellerini ve yüreğini açıp bir kez daha Kâbe'ye yöneldi. Sesini alabildiğince yükselti ardı ardına: "Allah'ım! Kureyş'ten şu topluluğu" Sana havale ediyorum dedi. Hz. Fatıma küçük elleriyle sevgili babasının (sas) yüzünü temizledi, sonra elinden tutup birlikte eve döndüler. Zaten o günden sonra sevgili babasıyla (sas) şehrin sokaklarına çıkar, Kâbe meydanında onun (sas) korumasını yapıp etraftaki düşmanlan gözetlerdi. Genç bir kız olmasına rağmen Mekke'nin putperestlerine karşı dik durmayı öğrenmişti aruk. İzin verilseydi; Hz. İbrahim (as) gibi baltasını kuşanıp putlan bir gecede yerle bir ederdi.
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.