Gönderi

General ile tartışması ve Atatürk'ün tarih bilgisini aşağılaması
General benimle konuşup bilgiçlik satmağa başlayınca ben de Nizâm-ı Âlem tayfasından olduğumu hatırladım. Vazifemiz ilkokul çocuğundan devlet başkanına kadar eksiklü, yazıklu kim görürsen düzeltmek, nizama sokmaktı. Generali de ıslaha kalktım. Ama fazla bir şey yaptım sanmayın. Sadece tarihten, tarih metodundan bahsettim. Komutan, Hititler çağına ait tarihi ve Volter’vâri bir roman olan “Dalkavuklar Gecesi” nereden aldığımı soruyordu. Buyrun da laf anlatın bakalım! Tarihle tarihi roman hakkında bilimsel bir nutuk çekmeğe mecbur oldum. Benim özenerek verdiğim konferansa karşı: “Atatürk’ün tarihinde senin yazdıkların yok!” diye cevap vermez mi? Atatürk’ün tarihi dediği şey, vaktiyle liselerde okutulan, baştanbaşa yanlış olduğu meydana çıktığı için sonradan bırakılan mahut dört ciltlik tarihti. İlk Cumhurbaşkanı emriyle yazıldığı için ona izafe olunması adet hükmüne girmişti. Birdenbire, tarih hakkında en iptidai fikri bulunmıyan birisiyle karşı karşıya olduğumu anladım ve işi kökünden kestirip atmak için: “Atatürk tarihçi değildi.” Diye cevap verdim. Tabiî bu söz generale göre küstahlıktı. Gözleri faltaşı gibi açılarak: “Atatürk senin bildiğinin on misli tarih bilirdi!” dedi. General bu sözüyle beni Atatürk’e rakip durumuna sokmuştu. Fakat durum Atatürk’le bir tarih imtihanına girmeme elverişli değildi. Sözün gelişi imtihana girsek bile o bana Miken medeniyetini, bende ona Kür ad ve Yabgu Çiçi’yi soracaktım. Anlaşamıyacaktık.
Sayfa 15 - PDFKitabı okudu
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.