Gönderi

ÖRNEK KUR'AN NESLİ
İlk dönem örnek nesli Kur'an'a; kültürünų ilerletmek, bilgisini artırmak, haz almak veya tamin olmak gibi amaçlarla yaklaşmazlardı. Onlar Kur'an'ı; kültürü geliştiren, ilmi ve fikhi hususlarda bilgi dağarcığını dolduran bir kaynak olarak algılamıyorlardı. Onlar kendilerinin ve içinde yaşadıkları toplumun nasıl bir hayat tarzı takip etmesi gerektiğini öğrenmek -ve bunu da savaş alanında aldığı anlık emri derhal yerine getiren bir ordu gibi- tatbik etmek için Kur'an'ı inceliyorlardı. Bu bakımdan onların hiç biri, ilahî emir ve talimatların bir toplantıda bir anda artmasını arzu etmezlerdi. Zira onlar, böyle bir durumda üzerlerine binecek olan sorumluluk ve vazifelerin artacağını biliyorlardı. İbn Mes'ud'un rivayet ettiği bir hadîste de müşahede ediliceği üzere, onlar, on ayet ezberleyerek onları iyice öğrenip onlarla amel etmedikçe başka ayetler öğrenmezdi. İşte bu şuur, yalnızca amel etmek için öğrenme şuurudur. Yine bu metod sayesinde onların önüne, Kur'an'a yalnızca araştırma-inceleme, bilgi edinme gibi gayelerle yaklaşanların ulaşamayacağı derecede geniş manevî haz ve marifet ufukları açılıyordu. Bunun. yanısıra bu metod sayesinde Kur'an'ın hükümleriyle amel etmek kolaylaşıyor, vazifelerin ağırlığı hafifliyordu. Onlar Kur'an'ı benliklerine sindiriyor; böylece Kur'an onların vicdanları ve hayatlarıyla kaynaşarak fiile dönüşüyor; bu da hayatın akışını değiştirecek hâdise ve neticelere yol-açan, zihinlerde ve sayfalarda mahpus kalmayan haraketli bir eğitim sisteminin meydana çıkmasını sağlıyordu. Kur'an'ın, hazinelerini, kendisine ancak bu şekilde; yani/amel etmeye yönelik bir şekilde yaklaşanlara açacağında hiç kuşku yoktur. Çünkü Kur'an, aklı tatmin etmek veya edebiyat ve sanat, ya da hikaye ve tarih kitabı olmak üzere nâzil olmamıştır. Yukarıda sayılanların tümünü kapsamakla birlikte o, bir yaşam biçimi, saf bir ilahî hayat kilavuzu ve yöntemi olmak üzere inzal edilmiştir. Allah Teâlå bu yöntem uyarınca Kur'an'ı peşpeşe parçalar halinde inzal etmiştir. Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: [Hem onu bir kur'an olmak üzere ayet ayet ayırdık ki] insanlara dura dura okuyasın, hem de tenzîl suretiyle ceste ceste (kısım kısım) indirdik! (İsrâ/106) Kur'an'ı Kerim'in tümü, bir kerede toptan nâzil olmamış; düşünce ve görüş açılarındaki, hayat ve toplumdaki sürekli gelişmelere, değişen ihtiyaçlara, müslümanların karşılaştıkları proplemlere göre nâzil olmuştur, Muayyen bir hâdiseyle veya durumla ilgili olarak nâzil olan ayet veya ayetler, ilk muhatablarına, sözkonusu hâdise veya durum hakkındaki duygu, düşünce ve bakış açılarının nasıl olması gerektiğini bildirerek, nasıl davranmaları gerektiğini öğretir. Muhtemel düşünce ve davranış hatalarını düzelterek, kalplerini rablerine bağlar ve O'nun kâinata yön veren sıfatlarıni onlara tanıtırdı. Böylece onlar ilahî kılavuzluğun yönlendirmesiyle beraber, Allah'ın gözetiminin ve sonsuz kudretinin muhafazası altında yaşadıklarını hissederek, hayatlarını sağlam ilahî metoda uygun olarak huzur içinde idame ettirirlerdi. İlk örnek neslin tutumu, Kur'an'ı, amel etmek ve hayata geçirmek için öğrenmek olduğu halde;onlardan sonra gelen nesillerin tutumu, incelemek ye manevî haz almak için Kur'an'a yaklaşmak olmuştur İşte Kur'an karşısında takınılan bu ikinci tutumun,ilk örnek nesil ile onlardan sonra gelen nesiller arasında temel farklılığın sebeplerinden biri olduğuna hiç kuşku yoktur.
Sayfa 18 - Beka yayıncılıkKitabı okudu
··
93 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.