Onların algıları Antik Yunan' dan hekim Hipokrat'la başlayıp ortaçağda İslam dünyası üzerinden yayılan ve Rönesans döneminde saray doktorlarının geliştirdiği vücut sıvılarına dayalı tıp kuramı (hümoral patoloji) üzerinde kuruluydu. Bu kurama göre her insanda dört temel maddenin kurduğu bir denge vardı: kan, sarı safra, siyah safra ve balgam. Bu sıvıların insanın karakterini ve ruh halini belirlediğine inanılıyordu: Damarlarında daha fazla kan olanlar çabuk öfkeleniyor ama aynı zamanda cesur oluyorlar, öte yandan fazla balgam insanı sakin ama kasvetli yapıyordu.