"Kesinlikle acıdığı için ağlamıyordum, ikinci dayak pek acıtmamıştı bile. Korku ve utanç beni uyuşturmuştu sanki. Ağlıyordum, biraz benden ağlamamı beklediklerini hissettiğim için, biraz da gerçekten pişmanlık duyduğum için, ama biraz da çocuklara mahsus ve kolayca açıklanamayan daha derin bir kederden dolayı:
Sefil bir yalnızlık ve çaresizlik duygusu; düşmanca bir dünya içinde hapsolmuşluktan değil, daha çok kuralları benim onlara uymamı gerçekten imkânsız kılan bir iyi ve kötü dünyası yüzünden." (Such, Such Were The Joys, 1968)