İnsan, hiçbir şeyin sonuna varamaz; her duvarın bir kapısı ve bu kapının arkasında da her zaman bir şeyler vardır; aynı çiçekler, bu kez kendilerini yeni renklerle sergilerler; granit sertliğindeki sokak, balçıktan yapılmışçasına yumuşar. İnsan yirmi yıl boyunca çok belli bir şey istemiş olabilir, ama daha çok bilinçlenince bunu artık istemeyebilir. Bir zamanlar çirkin bulduğu, çok değişik ve güzel biçimlere dönüşebilir; bunlar, hafif ve parıltılı bir dansın ardından eriyip giderler. Her şey olanaklı olur, beğenmeme duygusu zayıflar, yargılar, rüzgardaki buğday tarlaları gibi esnek bir görünüm alır; kemikler gelişigüzel bir biçimde uzar, insan bir düşünceyi istediğince kanlı canlı kılabilir; ve her şey olmuş olan insandan her şeyi yapması da beklenebilir.