Gönderi

Kendi kalemimden
Bu duvarın önünde öldürülmüş dediler, saatlerce onun ölümüne ve o yığılıp kaldığı duvarın eski, dökük, harabe haline ağladım. Ellerimi gezdirdim üzerinde. Ölüsünü görmeme, son defa öpmeme, saçlarına dokunmama izin vermemişlerdi. Ne acı ki ona nefretsiz dokunan son şey bu duvardı ve ölümün yakaladığı, ölmeden son defa sırtını dayadığı taş yığınına dokunurak içimde beni kavuran hasreti söndürmeye çabalıyordum şimdi...
·
33 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.