Gönderi

202 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Ömer Hayyam'ın şiirleri ile bu kitap sayesinde tanıştım ve onu bu vesileyle okudum. Öncelikle herkese hitap etmediği bu şiirlerin açık. Her ne kadar arada aşk ve sevgili ile ilgili olanlar olsa da Hayyam daha çok şarap sevgisinden ve Tanrı'ya isyanından bahsettiği şiirleri ile kendini gösteriyor. Özellikle şarabı yasakladığı için birçok kez Tanrı'yı sorgular hatta onu(kendisini) yaratan Tanrı ise neden kendisini düzeltmesi gerektiğini sorar ve kendini haklı çıkardığı birçok şiir yazar. Mesela bir tanesi şöyledir: Ben şarap içiyorum, doğrudur; Aklı olan da beni haklı bulur: İçeceğimi biliyordu Tanrı, İçmezsem Tanrı yanılmış olur. Bu sebeple dinsiz ve zerdüşt olduğunu söyleyenler de çoktur, hatta bazıları da bu rubailerin aslında başkasına ait olduğunu ve o kişilerin, dili sert ve eleştirici olduğu için( insanlar da Hayyam'ı zaten öyle bildikleri için) Ömer Hayyam'a yazdırdıkları da başka bir dedikodudur. Rubailerinde aynı zamanda sofulara, medreselere ve tekkelere de oldukça laf eder ve ne kadar konuşurlarsa konuşsunlar onların da Tanrı karşısında cahil ve dili tutulmuş olacaklarını söyler, yaptıkları tartışmaların da saçma olduğunu belirtir. Buna bir örnek de şöyledir: Tekkede, medresede, manastırda, kilisede, Bir Cennet Cehennem kaygısıdır sürüp gitmede. Oysa yüce varlığın sırlarına eren kişi Bunların tohumunu uğratmaz düşüncesine. Rubailerinde hayatın kısa oluşu, dünya hayatının geçici oluşu ve bu yüzden doyasıya yaşanması gerektiği, insan hayatının kısa oluşu, sevginin kuralları vb. çeşitli konuları ele alır. İnsan yiyeceksiz, giyeceksiz edemez: Bunlar için didinmene bir şey denmez Ondan ötesi ha olmuş, ha olmamış: Bu güzelim ömrünü satmaya değmez ... Gelip de eskiyenler, yeni gelenler, Hepsi gider bugün yarın, birer birer; Kimselere kalmamış bu eski dünya: Kimi gitti gider, kimi geldi gider. Şahsen benim hoşuma giden bir kitap oldu, tabii iki de bir şaraba olan aşkını okumak biraz sıkıyor insanı ama bu da Hayyam eninde sonunda :) Her ne kadar adını hepimiz bir noktada duymuş olsak da Hayyam daha çok Batı edebiyatında değer görmüştür. Kitaptaki üç önsözün ilkinde de Eyüboğlu, özellikle Doğu halkının kendi edebiyat ve kültürlerini bilmediğini ve bunları halka mal etmemiz gerektiğini söyler. Arap ve Fars edebiyatı, inkar edenler olsa da, bizim vaktinde etkilendiğimiz edebiyatlar ve en usta isimlerimiz de yine o edebiyatlar sayesinde çıkmıştır. Değerli kim bilir daha ne kadar eser var da ortaya çıkmayı bekliyor? Burada aynı zamanda Farsça'nın zorlu bir dil oluşundan ve Hayyam'ın kelimelerle oynayışı yüzünden en meşhur dörtlüklerini alamadığından da bahseder Eyüboğlu. Çünkü çevirirken asıl anlam derinliği kayboluyordu, ve şiir çevirisi zaten başlı başına zor bir iştir. Ama Hayyam gibi kişilerim eserlerinin topluma kazandırılması için aynı zamanda da gerekli bir şeydir bu. Önsözleri de en az kitaptaki rubailer kadar değerli ve düşündürücüdür. Herkesin bu kitaba bir şans vermesi dileğiyle...
Dörtlükler
DörtlüklerÖmer Hayyam · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202122,7bin okunma
·
53 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.