Beilis davasından esinlenerek yazıldığı söylenen, iç acıtan bir insanlık dramının ve zincirleme insanlık suçlarının anlatıldığı bir kurgu içerisinde; adalet, hukuk, toplum ve inanç üzerine felsefi derinliğe sahip, sorgulayan ve düşündüren bir akış. 
Bernard Malamud'un okuyucusuna yoğun ve sarsıcı hisler deneyimleten 
Tamirci adlı eserini bir cümlede bu şekilde anlatmak mümkün.
Tamirci romantik ve keyifli anlar yaşatan bir eser değil (#217282119). Okuyucunun dikkatini güç odaklarının kendi ajandaları etrafında yapılandırdığı, bireylerin ise kendi başlarına karşı koyamadığı organize kötülük sarmalına dikkat çekiyor. Bu durum okuma bağlamında haz veren bir tüketimden ziyade, bireyi, farkındalık elde etme adına düşünmeye, kendisini ve çevresini ne şekilde konumlandırdığının muhasebesini yapmaya, bu doğrultuda inisiyatif almaya ve bir şeyler yapmaya sevk ediyor (#217282538, #217282432)
Hikaye, en yalın ifadesiyle, ayrılıkçı bir devlet politikasının yürürlüğe konduğu ve Çarlık döneminin son zamanlarının yaşandığı 1900'lü yılların başında, Spinoza'nın felsefesinden etkilenmiş ve daha iyi koşullarda yaşamak umuduyla Kiev'e göç eden bir tamircinin, burada aile içi şiddetin kurbanı olarak öldürülmüş genç bir çocuğun ölümünden sorumlu tutulması ve bu süreçte maruz kaldığı haksızlıklar, hukuksuzluklar, eziyetler, işkenceler, insanlık dışı muameleler ve iftiralar. Hikaye örüntüsü içinde şu olguları ve tespitleri gözlemlemek mümkün.
- Ahlâk ve erdem yoksunu cahil toplumların ezbere, öğretilmiş ve dayatılmış nefretlerinin (#217553850) neden olduğu tahribatın ne denli ürkütücü olduğunun yanısıra, bir politika enstrümanı olarak da tercih edilmesi (#217585463, #217585830, #217586098, #217593993, #217451350),
- Masumiyet karinesinin terkedildiği, bunun yerine zanlının, otoritenin belli saiklerle isnat ettiği suçları işlemediğini ispatlamaya mecbur bırakıldığı "adaletsiz bir adalet sistemi" (#217455848, #217584441),
- Hukukun üstünlüğüne inanan ve yasaları uygulayan kanun adamlarının marjinal seviyede kaldığı (#217564866), ancak üstünlerin hukukunun yaygın bir eğilim haline geldiği, çarpık bir hukuk düzeni,
-Hapishane hayatının zorluğu ve içinde barındırdığı potansiyel tehlikeler (#217576610),
- Kanun ve yasaların, hukuk ve adaletin tesisi için, kendi başlarına yeterli olmadığı; ilkeli ve dürüst uygulayıcıların, hukuk insanlarının var olması durumunda ancak anlam, değer ve geçerlilik kazanacağı (#217586401, #217552069),
- Fakirleştirilen toplumların zamanla farkındalığını yitirdiği ve daha kolay manipüle ve tahrik edilebildiği (#217454138),
- Özgürlüğün asıl amacının başkalarına da özgürlük sağlamak olduğu (#217592438),
- En anlamlı ve değerli felsefenin hayatı mevcut halinden daha iyi, daha yaşanılır kılmak olduğu (#217281903, #217286790, #217286655), bunun da uzlaşmayı ve dayanışmayı gerektirdiği (#217282295),
-Zor olmakla ve zaman almakla birlikte, hakikatın eninde sonunda ortaya çıkacağı (#217593254)
Eser 1966 yılında yazılmış. Hikaye edilen olayların geçtiği tarihten yaklaşık altmış yıl sonra. Bu da en az iki kuşak sonra, sanki aynı zaman dilimindeymiş gibi detaylı ve çarpıcı şekilde anlatımın başarısına dikkat çekiyor. 1968 yılında ise sinemaya aktarılmış. Film "Tamirci" (The Fixer) ve "Kiev'deki Adam" isimleriyle beyaz perdede yer almakta.
İlgilenenler, site içinde (#213157377, #203214696) ve dışında (edebiyatburada.com/mihriban-akcay-..., edebiyathaber.net/bernard-malamud..., mardinlife.com/tamirci-bernard...) bu kitaba dair başarılı ve nitelikli bulduğum değerlendirme yazılarını ilgili linkler vasıtasıyla okuyabilir.
Benzer okumalar içinse 
Dreyfus Olayı, 
Castellio Calvin'e Karşı ya da Bir Vicdan Zorbalığa Karşı, 
Dreyfus Davası, 
Suçluyorum, 
Gerçek düşünülebilir.
Yürekler hariç pek çok şeyin kolaylıkla tamir edilebildiği dünyada, hayatı olduğundan daha iyi kılma yolunda güzel okumalar dilerim...
·
70 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.