Gönderi

Kur'an'ı Kerim'in Hz. Peygamber'in devamlı mucizesi olması:
Kur'ân-ı Kerîm hem lafız hem de mana olarak mucizedir. Mucize, karşısındaki insanı aciz bırakan demektir. Karşı çıkan insanlar Kur'ân-ı Kerim'in bir mislini/benzerini getirmekten âciz kalmışlardır. Tarih boyunca Kur'ân-ı Kerîm bütün insanlara meydan okumuştur. İşte âyetler: "De ki: Andolsun, bu Kur'ân'ın bir benzerini ortaya koymak üze- re insan ve cin bir araya gelseler, birbirlerine destek de olsalar, onun benzerini ortaya koyamazlar." (İsra,88) "Yoksa Onu (Kur'ân-ı Kerîm) kendisi uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer doğru iseniz, Allah'tan başka çağırabil-diklerinizi (yar- dima) çağırın da siz de onun gibi uydurulmuş on sûre getirin." (Hûd,13) "Yoksa Onu, (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eğer siz doğru iseniz Allah'tan başka gücünüzün yettikle-rini çağırın da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin." (Yunus,38) Dikkat edilirse önceki âyette Kur'ân'ın bir benzerini, sonraki âyette on sûresinin benzerini, daha sonraki âyette ise bir sûresinin benzerini getirin diye meydan okunmuştur. On dört asırdır bunu getirememeleri mucize olduğunun isbatıdır. Ortaya koyduğu ilmî gerçeklerin aksini hiçbir ilmî otorite de isbat edememiştir. Kur'ân'ın mucizeliği hakkında Rasûlullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Peygamberlerden hiçbir peygamber yoktur ki ona mucizelerden (kendi zamanlarındaki) insanların inandıkları kadar verilmiş olma- sin. Mucize olarak bana verilen ise, ancak Allah'ın bana vahyettiği (Kur'ân-ı Kerîm)'dir. Bun-dan dolayı kıyamet gününde ben, pey- gamberlerin en çok tabii bulunanı olacağımı ümid ederim." (Buhârî, Fedâilü'l-Kur'ân, 1)
·
74 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.